Peygamber efendimiz, Sahabe-i kiramdan,
Enes bin Malik için dua etti bir zaman.
Buyurdu ki: (Ya Rabbi, çoğalt bunun malını.
Ömrünü uzun edip, affet günahlarını.)
Bu dua sebebiyle Enes hazretlerinin,
Çoğaldı malı mülkü ve gayet oldu zengin.
Ağaçları, bağları meyve verdi her sene.
Yüz çocuk ihsan etti Rabbimiz kendisine.
Ömrünün sonlarında, yüz oldu yaşı dahi.
Rabbine yalvararak, dedi ki: (Ya ilahi!
Habibinin, hakkımda ettiği üç duadan,
İkisi kabul oldu, hamdolsun sana her an.
Geriye üçüncüsü, son dua kaldı ancak.
Yani günahlarımın affı nasıl olacak?)
O esnada, gaibden duyuldu şöyle bir ses:
(Onu da kabul ettik, sen üzülme ya Enes!)
Yine sahabilerden Malik bin Rebia’ya,
Bakarak, kendisine eyledi hayır dua.
Evlatları hakkında buyurdu ki: (İlahi!
Bereketli kıl bunun evlatlarını dahi.)
Yine bu duası da indallah oldu kabul.
İhsan etti Rabbimiz ona da seksen oğul.
Yine sahabilerden Urve ibni Cud için,
Buyurdu ki: (Kazançlı olsun senin her işin.)
Bu kişi, ticaret ve alışveriş yapardı.
Bu dua sebebiyle kazancı pek çok arttı.
Bir gün de, kerimesi Fatıma’yı görmüştü.
Lakin onun haline, bakarak üzülmüştü.
Zira benzi, açlıktan sararmıştı o anda.
Elini omuzuna götürüp etti dua.
Buyurdu ki: (Ya Rabbi, ey açları doyuran!
Kızım Fatıma'yı da aç koyma hiç bir zaman.)
O anda Fatıma'nın can geldi bedenine.
Ve hiç açlık çekmedi o günden sonra yine.
Yine Peygamberimiz, Acem padişahına,
Bir mektup göndererek, davet etti imana.
Lakin o, okuyunca huzuru kaçtı birden.
Ve mektubu yırtarak, yere attı kibrinden.
Allah'ın Resulüne ulaşınca bu haber,
Çok üzüldü bu hale o Sevgili Peygamber.
Dedi: (O, mektubumu parçaladığı gibi,
Sen de onun mülkünü yırt, parçala ya Rabbi!)
Çok geçmemiş idi ki aradan fazla zaman,
Hançerlendi bir gece, öz oğlu tarafından.
Ve hazret-i Ömer'in hilafetinde ise,
O ülke fethedilip, tamamen geçti bize.
Yani Hüsrev Perviz’in mülkü de, kendi gibi,
Parçalanıp yok oldu, kalmadı izi dahi.
|