Kim yalan konuşsaydı Resule karşı eğer,
Muhakkak cezasını çekerdi o kimseler.
Nitekim bir hayâsız, o devirlerde bir gün,
Sol elle yemek yerdi huzurunda Resulün.
Peygamber efendimiz, o zaman o kimseye,
Buyurdu ki: (Ey kişi, daima sağ elle ye!)
O, yalan söyleyerek, o Resule cevaben,
Dedi: (Yiyemiyorum sağ elimle ama ben.)
Resulullah, bir daha (Sağ elle ye!) buyurdu.
O, (Mümkün değil) deyip, yine yalan uydurdu.
Peygamber-i zişâna yalan söylediğinden,
Artık o, sağ el ile yiyemez oldu birden.
Ve hatta istese de, yine yiyemiyordu.
Çünkü asla sağ eli, ağzına gitmiyordu.
Peygamber efendimiz, bir kimse için yine,
Eğer dua etseydi, o gelirdi yerine.
İşte Ebu Hüreyre, bu babta diyor ki hem:
İmana gelmemişti önceleri validem.
Ne kadar uğraştıysam, hiç fayda vermemişti.
Ne yolu denediysem, asla kâr etmemişti.
Bazan yumuşaklıkla, bazan da sert söyledim.
Olmayınca, son çare Resulullaha geldim.
Dedim: (Ya Resulallah, anneme dua buyur.
Hak teâlâ, kalbine versin hidayet ve nur.)
Merhamet buyurarak, el kaldırıp o zaman,
Dua buyurdular ki, validem etsin iman.
Ben buna çok sevinip, ayrıldım o Resulden.
Büyük bir ümit ile anneme gittim hemen.
Yanına varmak için sabırsızlanıyordum.
İmana geldiğini görür müyüm diyordum.
Bunları düşünerek eve vardım böylece.
Kapıyı çaldımsa da, açılmadı hemence.
Gayet sabırsızlanıp, kapıyı tekrar çaldım.
Yine açılmayınca, bir hayli meraklandım.
Ben böyle bekliyorken, kapıya geldi annem.
Şehadet söylüyordu açarken kapıyı hem.
Dedi ki: (Biraz önce, otururken şurada,
Kalbim birden değişip, yumuşadı bir anda.
Yani İslam’a karşı, bende bir meyil oldu.
Kalbim, Resulullahın muhabbetiyle doldu.
İçimden abdest almak ihtiyacını duydum.
Sen kapıya vururken, ben abdest alıyordum.)
Ben bunları duyunca, ağladım sevincimden.
Hemen birbirimize sarıldık bu sevinçten.
Resulullaha gittim daha sonra ben yalnız.
Dedim: (Elhamdülillah, kabul oldu duanız.)
Peygamber-i zişân da, buna çok sevindiler.
(Sonsuz şükürler olsun Rabbimize) dediler.
|