Fahreddin-i Iraki, büyük veli ve âlim.
İnsanların dinine hizmet etti her daim.
Hep güler yüzlü olup, ederdi çok nasihat.
İnsanlar, sohbetinden alırlardı haz ve tad.
O, bir gün buyurdu ki: (Arkadaş çok mühimdir.
Zira iyi arkadaş, saadete erdirir.
Uygunsuz, kötü ise eğer ki bir arkadaş,
Seni de felakete sürükler yavaş yavaş.
Cüzzamlı hasta ile, insan, aynı yatakta,
Yedi sene yatsa ve yeseler aynı kapta,
Çok sari, bulaşıcı olsa dahi bu cüzzam,
Mikrop almayabilir cüzzamlıdan o adam.
Yani o cüzzamlıya çok yakın olsa bile,
Mikrop geçmemesine, ihtimal vardır yine.
Ama bir mahallede, bir kötü olsa şayet,
Bu, diğerlerine de mutlak eder sirayet.
Oturmuş olsalar da, ayrı ayrı evlerde,
Bulaşır kötülüğü, hep diğerlerine de.
Hatta öyle olur ki, onun bu bozuk hali,
Olmaz, diğerlerine geçmeme ihtimali.
Bir sepetin içinde, bir elma olsa çürük,
Diğer elmalara da, bulaşır bu çürüklük.
Siz de dikkat edin ki, arkadaş ve yârana,
Zira arkadaşından, zarar gelir insana.)
Bir gün de buyurdu ki: (Alçak gönüllü olmak,
Gayet güzel huydur ki, çok sever cenâb-ı Hak.
Vaktiyle bir talebe, hocaya gittiğinde,
Edepten, en geride, çökmüş kapı dibinde.
Ve lakin Hoca onu, fark edip tâ ilerden,
Çağırıp, tam yanına oturtmuş onu hemen.
Çıktığında demiş ki: (O İslam büyüğünün,
Çok iltifatlarına kavuştum henüz ilk gün.
Ve lakin en geride oturmasaydım eğer,
Çağırıp, yanlarında vermezlerdi bana yer.)
Hadiste buyuruldu: (Kalbinde, hem de çok az,
Kibir olan kimseler, Cennete kavuşamaz.)
Şeytanın da, Cennetten kovulmasına sebep,
(Ben ondan hayırlıyım) demesi olmuştu hep.
Yani kibirli olmak, şeytanın sıfatıdır.
Mütevazılık ise, Peygamberlik vasfıdır.
Allah için tevazu edenleri, Rabbimiz,
Sevip, iki cihanda kılar üstün ve aziz.)
Derdi ki: (Bu baş gözü, bizi hep aldatıyor.
Her şeye, kalb gözüyle bakmak icab ediyor.
Akl-ı selim sahibi Peygamberler, veliler,
Hep gönül gözleriyle bakıp karar verirler.
Pişman olacak bir iş yapmazlar onlar asla.
Hep İslam’a muvafık iş yaparlar ihlasla.
Bugün Müslümanlar da, bu yüksek velileri,
Örnek alırlar ise, düzelir her işleri.)
|