Ubeydullah Serhendi, âlim ve velilerden.
İstifade ederdi insanlar kendisinden.
Bu zat buyuruyor ki: (Bir fırsattır bu ömür.
Kıymeti bilinmezse, pişmanlık büyük olur.
Gönüller, temiz ayna gibidir sanki birer.
Siyah leke bırakır onda kötü fiiller.
Peşinden, iyi bir iş icra edildiğinde,
Birer nur peyda olur o ayna üzerinde.
Resulullah buyurdu: (Günahtan sonra, hemen,
Bir iyi amel yap ki, silsin onu tamamen.
Su nasıl temizlerse, elbisenin kirini,
Sevaplar da temizler, günahın pisliğini.
Göğe varacak kadar olsa da fazla günah,
Halis tövbe edince, affeder onu Allah.)
Bir gün tövbe hakkında buyurdu: (Ey müminler!
Muhakkak affedilir halis tövbe edenler.
Lakin halis tövbenin, şudur ki işareti:
Pişmanlık ateşiyle kavrulur, yanar içi.
Ne kadar çok olursa pişmanlığı kişinin,
Öyle çok tesirlidir, affa kavuşmak için.
Günahlar sebebiyle, kalbdeki siyah izler,
Pişmanlık ateşiyle, ancak temizlenirler.
Bir gönül, ne kadar çok temiz ve safsa eğer,
O kişi, günahından o kadar nefret eder.
Vaktiyle bir Peygamber, günahkâr bir kişinin,
İsteğiyle, Allah’a yalvardı affı için.
Ona vahiy geldi ki: (Yerde ve göktekiler,
O kulun affı için şefaat etse eğer,
Affetmem yine onun günahını ben asla.
Çünkü pişman olmuyor günahına ihlasla.)
Allah adamlarından olan bu mübarek zat,
Bir gün, günah hakkında şöyle etti nasihat:
(Günahlarda ısrarda, şudur ki mühim sebep:
O kimse, istiğfarı, sonraya bırakır hep.
Der ki: Şu da olsun da, öyle tövbe edeyim.
Böylelikle tövbeyi geciktirir her daim.
Çünkü o, uzak görür ölümü kendisine.
Halbuki çok yakındır ölüm ona aksine.
Doktor yasak edince çok sevdiği bir şeyi,
Sıhhatini düşünüp, terk eder o yemeyi.
Halbuki buyurur ki Kur'anda cenâb-ı Hak:
(Günah işleyenleri yakacağım muhakkak.)
Allah’ın kelamına, bir doktor sözü kadar,
Ehemmiyet vermeyip, işleniyor günahlar.
(Yarın tövbe ederim) diyene demeli ki:
(Yarına çıkmak için, senedin var mı peki?)
(Allah affeder) diye düşünürse biri de,
Bilsin ki, Hak teâlâ affetmeyebilir de.
İman, ibadetlerle kuvvetlenmezse eğer,
Susuz ağaç misali, bir gün kurur ve biter.)
|