İmam-ı Gazali’nin, İhya-i ulumunda.
Şöyle buyurmaktadır (can verme) mevzuunda:
Can vermenin acısı öyle şiddetlidir ki,
Başka bütün acılar, ona göre nedir ki?
Ölüm de, her an için gelebilir herkese.
Hatta ecel, her şeyden yakındır daha bize.
Ayrıca can vermenin öyledir ki şiddeti,
Yoktur onun yanında, başka şeyin kıymeti.
Yetmiş kılıç darbesi vurulsa da birine,
Can verme acısının yanında hiçtir yine.
Susuyor görünse de, can çekişen bir insan,
Tükendiği içindir takati o acıdan.
Çünkü o şiddet ile, çekilir el ve ayak.
Bunun ne olduğunu, tadanlar bilir ancak.
Resulullah gitmişti bir hastanın yanına.
Gördü ki, onun ruhu dayanmış boğazına.
Buyurdu: (Ben bilirim, bunun ne olduğunu.
Damarları içinden çekiyorlar ruhunu.)
Hazret-i Ali dahi buyurdu ayriyeten:
(Bana, kılıç darbesi, kolaydır can vermekten.)
Peygamberlerden biri, bir gün bir kabristanda,
Gelip durdu herhangi bir mezarın yanında.
Allahü teâlâya yalvardı ki o vakit:
(Ya Rabbi, bu mevtaya hayat ver, onu dirilt.)
Onun bu duasıyle, dirilip kalktı hemen.
Dedi: (Buyur efendim, emriniz nedir benden?)
Ona, ölüm hakkında sorunca o Peygamber,
Dedi: (Bu büyük işten, vereyim sana haber.
Öleli, elli sene olduğu halde bugün,
Hâlâ unutamadım acısını ölümün.)
Mümin, ameli ile bazı derecelere,
Kavuşsa da, eremez daha da yücelere.
Lakin can acısını çekince o an insan,
O yüksek dereceler, edilir ona ihsan.
Bir kâfir de, dünyada yaptıysa bir iyilik,
Ona da, bu acıdan verilir bir hafiflik.
Onun karşılığını, dünyada almış olur.
Ahirette, rahmetten onlara zerre yoktur.
Teslim eylediğinde Musa Nebi ruhunu,
Sordu Allah, acının ne miktar olduğunu.
Dedi: (Sanki içimde, bir dikenli çalı var.
Ağzımdan onu tutup, kuvvetle çekiyorlar.
Çalının her dikeni, takılmış bir yerlere,
Çektikçe o yerleri ediyor pare pare.)
İsa Peygamber ise buyurdu ki bir zaman:
(Bana dua edin de, can vermem olsun asan.)
Resul-i ekrem dahi dua etti ki şöyle:
(Ya Rabbi, can vermeyi bana da kolay eyle.)
|