Ali bin Şihab var ki, Allah adamlarından,
İnsanlara nasihat ediyordu durmadan.
Bu zat buyuruyor ki: (Müminin alameti,
İkidir, biri, sevmez küfrü ve kâfirleri.
Öbürü, ibadetler ona pek zevkli gelir.
Haram ve günahlardan, nefret eder, iğrenir.
Kalbde iman nurunun kuvvetlenmesi için,
İki şeyi yapması lazım gelir kişinin.
Biri, sohbet etmektir Allah dostları ile.
Zira kalb temizlenir, onların sohbetiyle.
Bir de, kitaplarını okumaktır onların.
Çünkü kalbi parlatır sözleri o zatların.)
Bir gün de buyurdu ki: (İmanda altı şart var.
İman etmiş sayılır bunlara inananlar.
Ancak bunlardan başka, vardır ki üç şart daha,
O iman makbul olmaz, bu üçü bulunmazsa.
Birisi, can boğaza gelmeden inanmaktır.
İkincisi, küfr olan sözde bulunmamaktır.
Bir de hubb-u fillah ve buğd-u fillah var ki hem,
İnanmış olmak için, bu da mühim ve elzem.
Yani Müslümanları, Allah için sevmektir.
Kâfirleri, küfründen dolayı sevmemektir.
Bu üç şarttan birisi bulunmuyorsa eğer,
O kişinin imanı, olmaz makbul, muteber.)
Bir gün de buyurdu ki: (Elbette cenâb-ı Hak,
Kendini, kullarına bildirmek ve tanıtmak,
Gayesiyle, onlara Peygamber göndermiştir.
Böylece kullarına, büyük şeref vermiştir.
Sevgili Habibinin o örnek hayatını,
Herkesi hayran eden o güzel ahlakını,
Öğrenen bir kimsenin, insafı varsa eğer,
Allah ve Resulüne inanır, iman eder.
Allahü teâlânın var ve bir olduğunu,
O Serverin de Onun resulü olduğunu,
Bilip, tam inanmaya iman etmek denilir.
Ve böylece inanan kimseye mümin denir.
Cennet ve Cehennemi yarattı cenâb-ı Hak.
Her ikisini dahi dolduracak muhakkak.
İnsanlar ve cinlerin pek çoğu, öldüğünde,
Cehenneme gidecek yarın mahşer gününde.
Cehennem, insanlar ve cinlerle dolacaktır.
Peki, kimler ateşte ebedi yanacaktır?
Günah işleyenler mi? Namaz kılmayanlar mı?
Hayır, imanı olan hiç ebedi yanar mı?
Müminler, Cehenneme girseler de, çıkarlar.
Sırf Allah düşmanları ebediyen yanarlar.
Peki günah işleyen, Allah’a düşman mıdır?
Hayır, böyle kimseler kabahatli kullardır.
Yaramaz, suçlu çocuk gibidir sanki bunlar.
Evlada düşman olmaz elbet anne babalar.)
|