Enes bin Malik der ki: Bir gün ben, o Serverle,
Dururken biri geldi, üzüntü ve kederle.
Dedi: (Ya Resulallah, ben bir günah işledim.
Bunun cezası neyse, onu çekmek isterim.)
Ne günah yaptığını hiç sormadı o Server.
Az sonra vakit girdi, namaz kıldık beraber.
Namazdan sonra yine, arz eyledi o kimse.
Dedi: (Verin cezamı, çekeyim her ne ise.)
Peygamber efendimiz, sordu ki ona hemen:
(Bizim ile birlikte namaz kılmadın mı sen?)
(Evet kıldım) deyince, buyurdu ki: (Ne a’la.
Senin o günahını, affetti Hak teâlâ.)
Zira beş vakit namaz, aralarda işlenen,
Her bir küçük günahı temizliyor tamamen.
Abdullah bin Mesud da, sordu Resulullaha:
(En çok hangi ameli seviyor Hak teâlâ?)
Bu suale cevaben, buyurdu ki o Server:
(İlk vaktinde kılınan namazı en çok sever.)
Başka gün sorduğunda, buyurdular ki hemen:
(Kalkıp namaz kılmaktır, gece herkes uyurken.)
Yine Peygamberimiz, buyurdu: (İnsanla küfr,
Arasındaki sınır, namazı terk etmektir.
Çünkü namaz, perdedir kulla küfr arasında.
Kulu küfre düşmekten, o korur esasında.
Bu koruyucu perde kalkar ise aradan,
O insan, zor kurtulur yani küfre varmaktan.)
Bu hadiste, özürsüz namazı terk etmenin,
Tehlikeli olduğu bildiriliyor kesin.
Nitekim dediler ki bir kısım sahabiler:
(Hiç namaz kılmayanın, imanı elden gider.)
Yine Peygamberimiz buyurdu ki bir ara:
(Beş vakit namaz kılmak, farzdır Müslümanlara.
Kim muntazam kılarsa, şartlarına uyarak,
Onları affetmeyi, söz verdi cenâb-ı Hak.
Elbette Hak teâlâ, vaadinden dönmez asla.
Muhakkak af buyurur, kim kılarsa ihlasla.)
Yine bir hadisinde buyurdu ki o Server:
(Namazı terk edenin, imanı olur heder.)
Yani her kim namaza, vermezse ehemmiyet,
Ve vazife bilmezse, küfre girer o elbet.
Ebu Zer-i Gıfari, naklediyor ki bir de:
Resulle, bir sonbahar günlerinden birinde,
Sokakta dolaşırken, gördü ki Resul o an,
Bütün kuru yapraklar, dökülmüş ağaçlardan.
Bir ağaçtan, iki dal koparıp aldığında,
Hemen dökülüverdi yaprakları anında.
Buyurdu: (Kim kılarsa, namazını bihakkın,
İşte, böyle dökülür günahları o şahsın.)
|