İmam-ı Rabbani ki, büyük alim, evliya.
Söz ve yazılarıyla İslam’ı etti ihya
Bu zat buyuruyor ki: (Bizi, Rabbil âlemin,
Resule uymak ile şereflendirsin, âmin.
Ona tâbi olmanın ufak bir zerresi hem,
Üstündür ahiret ve dünya lezzetlerinden.
Ona tâbi olmak da, ona iman etmektir.
Ve gösterdiği yolda, dosdoğru yürümektir.
Onun yolu, Kur’an-ı kerimin yoludur tam.
Bu da İslamiyet’tir veyahut din-i İslam.
Ona uymak için de, önce iman edilir.
Sonra da, Müslümanlık iyice öğrenilir.
Sonra farzlar yapılıp, kaçılır her haramdan.
Ve sünnetler yapılıp, kaçılır mekruhlardan.
İman etmek, mutlaka her insana lazımdır.
Hatta bu, herkes için zaruri, yani farzdır.
Yine Resulullaha, her kim ki iman eder,
Onu, mal ve canından daha ziyade sever.
Lakin bu sevgisinin alameti olarak,
Onun sünnetlerine tâbi olur muhakkak.
O Server ne dediyse, hepsini beğenerek,
Kalben kabul etmeye, denilir iman etmek.
Böylece iman eden kimseye mümin denir.
Mümin, Resulullahın her sözünü beğenir.
Birisine inanmaz, yahut şüphe ederse,
İmanını kaybedip, küfre düşer o kimse.)
Bir gün de buyurdu ki: (Mümin, her şeyden önce,
İman bilgilerini öğrenmeli iyice.
Sonra, fıkıh bilgisi öğrenmek, iyi bilmek,
Her mümin üzerine farzdır ki, mühimdir pek.
İslam’ın şartı beştir: Namaz, oruç, hac, zekat.
Ve başta imandır ki, bunlardır işte beş şart.
Her kim iman edip de, ibadet yapar ise,
Mümin veya Müslüman denilir o kimseye.
Bu dört farzı yapıp da, hem kaçarsa haramdan,
Olmuş olur o kimse, tam, olgun bir Müslüman.
Bunlardan bir tanesi bozuk olursa eğer,
O Müslümanlık dahi bozuk olur bu sefer.
Böyle iman, insanı, dünyada belki korur.
Ama imanla ölmek, çok müşkil ve zor olur.
İman, açık havada yanan bir muma benzer.
Çabucak sönüverir, feneri yoksa eğer.
Ahkam-ı islamiye, işte fener gibidir.
İkisine birlikte, İslamiyet denilir.
Çıplak mum çabuk söner, imansız İslam olmaz.
İslam olmayınca da, o iman elde kalmaz.
Hem kuvvetli bir iman, hem de salih bir amel,
Lazımdır ki, bunlarla insan olur mükemmel.
İman edip, ihlasla amel eden bir insan,
Olur Allah katında, olgun, halis Müslüman.
Kim de İslamiyet’i, heva ve hevesine,
Uydurmaya kalkarsa, düşer küfrün içine.) |