Celaleddin Tebrizi, İslam âlimlerinden.
Dine hizmet yolunda, vefat etti şehiden.
Bu zat buyuruyor ki: (Bu İslam âlimleri,
Kitap yazıp yaydılar, İslami ilimleri.
Denilse ki: (Âlimler yazdı da bunca kitap,
Niçin kitap yazmakla uğraşmadı hiç eshap?)
Deriz ki: Cenâb-ı Hak, eshab-ı kiram için,
Kur'an-ı keriminde buyurdu: (Cihad edin!)
Bu cihad emri ile, yüzyirmidört bin kadar,
Sahabe, hemen çıkıp dünyaya dağıldılar.
Afrika'ya, Mısır'a, Hindistan ve Asya'ya,
Terk-i diyar ederek, gittiler atlı, yaya.
Allah'ın bu dinini, oralara yaydılar.
Hiç kitap yazmak için vakit bulamadılar.
Hepsi, evi barkını, evliyse zevcesini,
Hiç dönmemek üzere, terk ettiler hepsini.
Gittikleri yerlerde, küffârla cenk ettiler.
Çoğu şehid düşerek, geriye dönmediler.
Onların hanımları, ne de çok sabırlıymış.
Ve onların evladı, ne sabırlı evlatmış.
Ne de mücahidlermiş, giden eshab-ı güzin.
Canlarını verdiler, dövüşüp Allah için.
Hem vakıf değildiler, o yerlerin diline.
Alışık değildiler, hem de iklimlerine.
En ücra yerlerinde nitekim bu dünyanın,
Kabirleri mevcuttur, Sahabe-i kiramın.
Terk-i vatan ederek gittiler, niye acep?
İslam’ı, o yerlere ulaştırmak için hep.
Çünkü emri şöyleydi Rabbimizin onlara:
(Cihad edip bildirin, bu dini insanlara!)
Daha sonra âlimler, görüp bu sahabeyi,
Onlardan öğrendiler, her dini meseleyi.
Onlardan aldıkları bilgileri yazdılar.
Sonra o kitapları, her tarafa yaydılar.
O halde âlimler de yaptılar bu hizmeti.
Çünkü onlar yaydılar, ilmi, İslamiyet’i.
Hatta çoğu âlimler, bu hizmetin yanında,
Kılıçla harp ettiler savaş meydanlarında.
Âlimler, din ilmini, Sahabeden aldılar.
Daha sonrakilere aynen ulaştırdılar.
(İslam’a hizmet) emri, eshaba değil yalnız,
Bütün Müslümanlara farzdır hiç istisnasız.
Tâ kıyamete kadar gelecek Müslümanlar,
Herkes, iktidarınca bunu yapmalıdırlar.
Ve lakin bu hizmeti, hatır gönül yıkmadan,
Tatlı dil, güler yüzle yapmalı, kalb kırmadan.
Emr-i maruf yaparken, kalb kırılırsa eğer,
O hizmet sevap değil, günah olur bu sefer.
En iyisi, birine, bir İslam kitabını,
Vererek kazanmaktır, bu cihad sevabını.)
|