Seyyid Muhammed Salih, büyük bir veli idi.
Sohbeti, insanlara pek çok faideliydi.
Hiç noksan olmaz idi tebessümü yüzünden.
Onu gören, bir anda kurtulurdu hüznünden.
Çok sevdiği bir gence, buyurdu ki: (Evladım!
Sana, kabul edersen, var iki nasihatım.
Birincisi şudur ki, öyle hayat sür ki sen,
Cehenneme girmesin kimse senin yüzünden.
Yani sana bakıp da, herhangi biri, sakın,
Ehl-i sünnetten çıkıp, İslam’dan soğumasın.
İkincisi, yanına kim gelse üzülerek,
Çıksın o ayrılırken, neşe ile, gülerek.)
Bir gün de buyurdu ki: (Sevin Müslümanları.
Ayrılığı bırakıp, sıklaştırın safları.
Sahabe-i kiramın, giydiği elbiseden,
Önce, omuz başları eskirmiş bu sebepten.
Fitneci insanlarla görüşüp konuşmayın.
Gıybet eden olursa, mani olmaya bakın.
Eğer dinlemiyorsa, terk edin o kimseyi.
Yoksa cürüm ortağı olursunuz siz dahi.)
Bir gün de bu veliye, sordu ki bir talebe:
(Ne olacak halimiz, gidince ahirete?)
Buyurdu ki: (Evladım, üzülüp etme merak.
Sen, bindiğin geminin sağlam olmasına bak.
Eğer gemi, sahile çıkarsa selametle,
Sadece kaptanını ulaştırmaz herhalde.
İçinde kim var ise, götürür her birini.
Sen, bindiğin geminin iyi bil kıymetini.
Bu, İmam-ı a’zamın gemisidir ki evlat,
Ehl-i sünnet gemisi demiştir buna zevat.)
Bir gün de buyurdu ki: (En büyük düşmanınız,
Sizin içinizdedir, onunla uğraşınız.
O düşman nefistir ki, içinizdedir her an.
Eğer kızacaksanız, ona kızın durmadan.
Çünkü o uğraşır ki, soksun sizi günaha.
Dünyada, ondan ahmak bir mahluk yoktur daha.
Çünkü her bir arzusu, kendi aleyhinedir.
Onun peşinde giden, helake sürüklenir.
(Harama yaklaşmayın!) buyuruyor Rabbimiz.
Halbuki haramlardan zevk alıyor bu nefis.
Dünyada iki şey var, kökü Cehennemdedir.
Bunlardan biri öfke, ötekisi şehvettir.
Her kim yakalanırsa, bunlardan birisine,
O, çeker o insanı Cehennemin içine.
İhtiyaçsız olmak da, azgınlığa yol açar.
Azgın da, ahirette azaba olur duçar.
Nefsin esaretinden çıkmadıkça bir insan,
Kurtulması zor olur ahiret azabından.)
Bu veli hürmetine, ya ilahel âlemin!
Ahiret azabından, bizleri eyle emin.
|