Ebu Bekr-i Ebheri, bir mübarek zat idi.
İşi hep, insanlara öğüt nasihat idi.
O, bir günkü vaazında buyurdu: (Aman sakın!
Gönlü kırık olması lazımdır Müslümanın.
Sahabeden birisi, bir savaş meydanında,
Salınarak yürüdü, hem de bir cenk anında.
Resulullah, bu halin farkına varmışlardır.
(Bu, doğru değil!) diye, ikaz buyurmuşlardır.
Huneyn harbinde dahi, yine eshab-ı kiram,
Çok kalabalık olup, onbin kişiydiler tam.
(Bu ordunun önünde kim durabilir?) diye,
Düşünüp, az bir gurur gelmişti kalblerine.
Lakin böyle düşünüp, böbürlendiklerinden,
Düşmanın karşısında, dağıldılar hep birden.
Savaşçı bir milletti zira karşıdakiler.
Her attığını vuran, okçuydu hepsi birer.
Buna rağmen, Allah'ın Sevgili Peygamberi,
Atını mahmuzlayıp, giderken tam ileri,
Hazret-i Ali tutup, dedi: (Ya Resulallah!
Gitme ki, hazretine zarar gelir mâzallah.)
Buyurdu: (Abdullah'ın oğlu Muhammed'im ben.
Tek başıma da olsa, giderim çekinmeden.)
Asla gerilemedi, bir milim olsa bile.
Durdu, fakat gitmedi onun bu ricasıyle.
Lakin hazret-i Abbas, sesi gür kimseydi pek.
İkaz etti Eshabı, şöyle nida ederek:
(Ey Resulün Eshabı! Nereye gidersiniz?
Burada yalnız kaldı bakın Peygamberimiz.
Söz vermemiş miydiniz siz Ona ilk günlerde,
Ki, yalnız bırakmayız seni her tehlikede.)
Onlar bunu işitip, durumu anladılar.
(Biz n'apıyoruz?) deyip, hemen toparlandılar.
Kırık kalbli olarak saldırdılar bu kere.
Allah'ın yardımıyle, kavuştular zafere.
Allah, göğsü kabarık insanları sevmiyor.
Başı önünde olan kulları beğeniyor.
Dikbaşlılık kötü şey, sen, bir kulsun nihayet.
Çok ibadet yapsan da, arkasından tövbe et.
Ancak böyle yapmakla buluruz rahat, huzur.
Zira her amelimiz bizim hata ve kusur.
Edebi ve hayâyı, elden bırakmayalım.
Ve her insana karşı, mütevazı olalım.
(Benim dediğim doğru, sen peki diyeceksin!)
Birine böyle demek, kibirdir, gayet kesin.
Adam ol da, gönlüyle desin o sana peki.
Zorla peki dedirtmek, bir marifet değil ki.
Zira Peygamberimiz, eshabdan hiç kimseye,
Asla söylememiştir, (Bana peki de!) diye.
Ve lakin o aslanlar, aşık olup hep Ona,
Canlarını verdiler, çoğu Onun uğruna.)
|