Mevlana Hasan Berki, büyük velilerdendir.
sözleri, gönülleri parlatıp etti tenvir.
Bu zat buyuruyor ki: (Okunur iken ezan,
Düşünün ki: (İsrafil, Sur’a üfler şu zaman.)
Abdest almak üzere kalktığınız zaman da,
Düşünün ki: (Kabrimden kalkıyorum şu anda.)
Camiye giderken de, düşünün ki hem yine:
(Gidiyorum şimdi ben, sanki mahşer yerine.)
Müezzin, ikameti okuyup da o saat,
Safa girdiklerinde namaz için cemaat,
(Mahşerde, insanların yüzyirmi saf halinde,
Toplandığını) düşün o mahşer mahallinde.
İmam namaza durup, Fatihayı okurken,
De ki: (Sağımda Cennet ve solumda Cehennem.
Ensemde Azrail ve karşımda Beytullah var.
Ayağımın altında, Sırat ve önüm mezar.)
Düşün sonra: (Mizanda, sualim nasıl geçer?
Bana yoldaş olur mu yaptığım ibadetler?
Yoksa, kabul olmaz da onların bir tanesi,
Yüzüme mi çarpılır bir paçavra misali?)
Bir gün, Resulullaha sordu biri ensardan.
Dedi: (Bize beyan et, namazın esrarından.)
Buyurdu: (Ey eshabım, namaz, büyük ibadet.
Rabbin hoşnut olduğu bir ameldir o elbet.
Meleklerin sevdiği, nebilerin sünneti.
Amalin efdalidir, kalbinizin lezzeti.
Namaz, canın nuru ve bedenin kuvvetidir.
Duaların kabulü, rızkın bereketidir.
Namaz, melekül mevte şefaatçıdır hem de.
Ayrıca aranızda perdedir Cehennemde.
O, karanlık kabirde çırağ olur, yani nur.
Kıyamet sıcağında, serin bir gölge olur.
Namaz, Münker-Nekir’e, cevaptır esasında.
Kolaylıktır, hesabın görülme esnasında.
Sıratı, şimşek gibi geçiren bir araçtır.
Cennetin anahtarı, başlarımıza taçtır.)
Yine buyurdular ki: (İmam ile beraber,
İftitah tekbirini alırsa her kim eğer,
Nasıl kuru yapraklar, dökülür rüzgar ile.
Onun günahları da, dökülür işte böyle.
Namaza başlayıp da, Euzü söyleyince,
Çok sevaba kavuşur, kılları adedince.
Fatiha okuyunca, hac sevabı kazanır.
Rüku için, bir nice sadaka ecri alır.
Rüku tesbihlerinden, yüz suhuf, dört kitabı,
Kıraat etmiş gibi, alır ecr-ü sevabı.
Semi’allahü limen hamideh derse eğer,
Allah onu, tam rahmet deryasına gark eder.
Secdeye vardığında, insan ve cinnilerin,
Adedince sevap ve ecir alır o mümin.)
|