Rükneddin-i Çeşti, âlim ve veli bir zat.
Ediyordu herkese çok öğüt ve nasihat.
Bu zat buyuruyor ki: (İlim, bir ganimettir,
Hiç günah işlememek, hakiki afiyettir.)
Dediler: (Hak teâlâ, bir kuldan razı mıdır?
Bunu anlamak için, bir alamet var mıdır?)
Buyurdu ki: (Zevk alır o kişi ibadetten.
Nefret edip kaçınır günahlardan da hepten.
Hadiste buyuruldu: (Tam, hakiki müminler,
İbadetten zevk alır, günahtan nefret eder.)
Her sıkıntıya girmek, günah sebebiyledir.
Çaresi, pişman olup, istiğfar eylemektir.
İki ziynet vardır ki, süsler insanları hep.
Birisi tevazudur, diğeri, hayâ, edep.
Zira kibirlenecek neyin var ki ey insan!
Gece gündüz Rabbine edersin günah, isyan.
Rabbimizin gadabı, günahlar içindedir.
Lakin belli olmaz ki, acep hangisindedir?
Bunun için hepsinden kaçmalı ki Müslüman,
Gadab-ı ilahiye düşmesin hiçbir zaman.)
Bir gün de talebeye, bu mübarek âlim zat,
Yine bir sohbetinde buyurdu: (Ey cemaat!
Yarın mahşer yerinde, korkusuzluk, emniyet,
İçinde bulunmayı istiyorsanız şayet,
Hem dahi Cehennemden kurtulabilmek için,
Bugünden, çaresine bakmalıdır bu işin.
Bu ömür sermayesi, günahla geçerse hep,
Kul, yarın Sahibine ne cevap verir acep?
Ey insanlar bilin ki, işlenen her günahın,
Her biri, Cehennemde bir ateş olur yarın.
Yapılan her iyilik, hayır ve ibadet de,
Bir nimet olacaktır ebediyen Cennette.)
Bir gün de, sohbetinde buyurdu: (Ey Müslüman!
Merhameti elinden bırakma hiçbir zaman.
Resulün ahlakıyla tezyin et ahlakını.
Hep onun sünnetine uydur harekatını.
Günahlardan uzak dur, kork ve titre Rabbinden.
Dünya muhabbetini, çıkarıp at kalbinden.
Eğer İslamiyet’e uymaz ise işlerin,
Yarın mahşer gününde, geçmez hiç mazeretin.
Kurtulmak istiyorsan Cehennemden, ateşten,
Uzak dur, büyük küçük günah olan her işten.
Aklı olan, günahta heba etmez ömrünü.
Takva üzre yaşayıp, düşünür ölümünü.)
|