Abdülaziz Dehlevi, âlim ve evliyadır.
Gençlere, çok kıymetli nasihatleri vardır.
O, bir gün buyurdu ki: (Yolumuzun esası,
Asla terk etmemektir büyüklerle teması.
Bir rehbere kavuşmak, en büyük bir nimettir.
Sonra yapılacak iş, ona teslimiyettir.
Yani kendine değil, o zata tam uyarak,
Huzura kavuşmaktır, hem de sonsuz olarak.
Velhasıl rahat huzur, ortada durmaktadır.
Kavuşmanın yolu da, bir rehbere uymaktır.
Kim aklını terk edip, tam uyarsa rehbere,
Kavuşur o sayede, sonsuz saadetlere.
Kim de hocası varken, nefsine uysa eğer,
Eksik olmaz başından üzüntü, gam ve keder.
Bir hakiki rehbere olan teslimiyeti,
Nisbetinde, her insan, kazanır saadeti.
Eshab, teslim oldular Allah'ın Habibine.
Yükseldiler Cennetin en yüksek mevkiine.
Kureyş kâfirleriyse, Ona inanmadılar.
Yalnız baş gözü ile bakarak aldandılar.
Mesela dediler ki: (Bu, nasıl peygamberdir?
Görüştüğü kimseler, fakir ve kölelerdir.
Sırtında bir hırka var, dolaşır yalın ayak.
Hiç yoktur onu bizden ayıran mühim bir fark.)
Eshab-ı kiram ise, Ona, Peygamber diye,
Bakarak, ulaştılar rıza-i ilahiye.
Öyle yükseldiler ki bu sevgiyle o zevat,
Onlar namaz kılsalar, mesela iki rekat,
Gayrinin, ömür boyu yaptığı ibadetten,
Daha kıymetli olur indallah bu sebepten.
Dünya ile ahiret, zıttır birbirlerine.
Birini kalbe koysan, yer kalmaz diğerine.
İki zıt şey, bir anda, bir yerde bulunamaz.
Birisi varsa eğer, öteki gider, durmaz.
Kim doğuya yaklaşsa, batıdan uzaklaşır.
Dünyadan uzaklaşan, ahirete yaklaşır.
Dünyaya yaklaşırsan, kendini çok seversin.
Kendini sevince de, gayriyi sevemezsin.
Aksine, sen kendini sevmez isen hiç eğer,
Herkesi seversin ve herkes de seni sever.
İki zıt şey, bir yerde, bulunamazlar elbet.
Ya Allah'ın sevgisi, ya da nefse muhabbet.
Allah sevgisi varsa, bulunmaz ötekiler.
Ötekiler var ise, Allah sevgisi gider.
Kalblerin, saf ve temiz olması lazım gelir.
Bu da, Hak dostlarına olan sevgi iledir.
Hak teâlâ Kur'anda, buyurur ki mealen:
(Dostlar ile beraber olun mütemadiyen.)
O Allah adamları öyle kişilerdir ki,
Yanlarında olanlar, olmazlar fasık, şaki.
|