Hazret-i Berk var idi, Hak dostu velilerden.
İnsanlara nasihat etti mütemadiyen.
Şam şehrinde yetişen büyük bir evliyadır.
Şaşılacak yüzlerce kerametleri vardır.
Güzel ahlak sahibi, üstün bir veli idi.
Herkesce sevilir ve çok hürmet edilirdi.
Bir gün Şam’ın kadısı, binerek hayvanına,
Bir yerden geçer iken, rastladı birden ona.
Gördüğü manzarayla, şaşkına döndü o an.
Hayvanını durdurup, ona baktı bir zaman.
Zira hazret-i Berk’in hali çok manidardı.
Bir elinde kalın ve büyük bir sopa vardı.
Bir hırka duruyordu önünde hem o zaman.
O hırkaya, şiddetle vuruyordu durmadan.
Her vuruşta, hırkadan kanlar fışkırıyordu.
Vurdukça çıkan kanlar, etrafa sıçrıyordu.
Sanki harb ediyordu düşmanla hazret-i Berk.
Kendinden geçiyordu, (Allah! Allah!) diyerek.
Hayretten donakaldı o an kadı efendi.
O hal sona erince, yaklaşıp sual etti.
Dedi ki: (Ey efendim, ne idi o haliniz?
Hikmetini, bana da lütfen söyler misiniz?)
Buyurdu: (Kâfirlerle, müminlerden bir ordu,
Falan yerde tutuşmuş, çetin harb ediyordu.
Müminler zayıf idi, yardım ettim onlara.
Çok şükür Müslümanlar, galip geldi küffâra.
Eğer yetişmeseydim yardımına onların,
Hezimeti olurdu bu harp Müslümanların.
Kâfirlerin halleri çok fenadır şu anda.
Ve küffâr kanlarıydı, o fışkıran kanlar da.)
Şam kadısı duyunca, hazret-i Berk’ten bunu,
Anladı, bu kimsenin hal ehli olduğunu.
O günün tarihini, not etti bir kenara.
Müslümanlar dönünce, sordu bunu onlara.
Onlar da, hadiseyi şöylece anlattılar:
Dediler: (Kuvvetliydi kat be kat bizden onlar.
Mağlub oluyorduk ki neredeyse küffâra,
Havada, çok heybetli bir zat gördük o ara.
Elindeki sopayla, düşmana vurdu, vurdu.
Vurdukça, küffâr kanı etrafa sıçrıyordu.
Onun yardımı ile, küffâra galip geldik.
Lakin o zat kim idi, onu hiç bilemedik.)
Şam kadısı dedi ki: (O, hazret-i Berk idi.
Size, tâ Şam şehrinden yardıma gelmiş idi.)
Derdi ki: (Ey insanlar, sakın gaflet etmeyin.
Tövbe ve istiğfarı, bir an geciktirmeyin.
Sonra tövbe ederim derseniz bugün eğer,
Nasib olmayabilir, ani gelir eceller.
İşi, biraz sonraya bırakmayın ki asla,
Böyle geciktirenler, pişman olur pek fazla.
Zira buyurmuştur ki bir gün Nebiyyi zişân:
(Sonraya bırakanlar elbette eder ziyan.)
Aklı olan, dünyada, gelmeden henüz ecel,
Ölüm ve ahirete hazırlanır mükemmel.
Bilir ki dünya fani, ebedidir ahiret.
Esas ahiret için gösterir sa’y-ü gayret.)
|