Ebül Hüseyin Nuri vardı ki evliyadan,
Pek fazla korkuyordu, Allahü teâlâdan.
Karanlıkta, ansaydı Allahü teâlâyı,
Ağzından bir nur çıkar, doldururdu odayı.
Bir küçük kulübesi var idi ki tenhada,
Göklere, nur şulesi çıkardı oradan da.
Firaset nuru ile, verirdi çok bilgiler.
Bu yüzden, (Nuri) diye ona lakab verdiler.
Her gün, birkaç ekmekle giderdi dükkanına.
Ve lakin dağıtırdı, yolda başkalarına.
Kendisi hiç yemeyip, bildirmezdi halini.
Mescitte, ibadetle geçirirdi vaktini.
Evdekiler dükkanda, dükkandakiler evde,
Yedi zannederlerdi, o, yemezdi bir yerde.
Bu hal, tam yirmi sene böylece etti devam.
Nefsiyle, amansızca mücadele etti tam.
Yangın çıktı bir defa, çarşının girişinde.
İki çocuk kalmıştı alevlerin içinde.
Çocuklar, (İmdat!) diye bağırırlardı, lakin,
Girmeye, cesareti yok idi hiç kimsenin.
Çocukların ustası, dedi ki: (Ey ahali!
Kurtarana, bin altın vereceğim vallahi.)
O an, Ebül Hüseyin Nuri hazretleri de,
Geçiyordu tesadüf hem de biraz beride.
Girip, ateş içinden kurtardı o gençleri.
Getirip verdi o da, o altın akçeleri.
Lakin o, altınları kabul buyurmayarak,
Dedi ki: (Mühim değil bu ateşten kurtulmak.
Cehennem ateşinden kurtulmak mühim iştir.
Zira o, hem şiddetli, hem de sonsuz ateştir.
Hem de, bu mertebeyi verdiyse Allah bize,
Biz, altın sevgisini koymadık kalbimize.
Biz, bu dünyaya değil, ahirete talibiz.
Bu yüzden, bu makamı verdi bize Rabbimiz.)
Der idi ki: (Allah’ın sevgisine kavuşmak,
Bu nefis engelini aşmakla olur ancak.)
O, bunu düşünerek, şöyle derdi nefsine:
(Senelerdir uydun hep, heva ve hevesine.
Ey nefsim, arzun için münasip ne ki buldun,
Kullandın hudutsuzca, yedin, içtin, uyudun.
Bunca yıl, tatmin ettin her istek ve arzunu.
Şimdi, kesin olarak terk edeceksin bunu.
Kavuşamayacaksın artık her isteğine.
İbadet yapacaksın gece gündüz Rabbine.
Heva ve hevesinin, terk edip her birini,
Artık hep ibadete vereceksin kendini.
Zira ben bilirim ki, sen, ahmağın birisin.
Hep ateşe götüren işlerin talibisin.
Ne yapsan, bir pişmanlık olur neticesinde.
Bıraksam, yanacaksın Cehennem ateşinde.
Öyleyse, beri gel ki şu günah eşiğinden,
Kurtulasın mahşerde Cehennem ateşinden.
Eğer ki, sabredersen bu ibadetlerinde,
Ebediyen kalırsın, Cennet nimetlerinde.)
|