Ana Sayfa >  Evliya Nasihatleri > İşlerin en iyisi orta olandır > O cevap verebilir
Yazıcı   Yazı boyutunu     

O cevap verebilir

Osmanlı devletinin, kuruluş yıllarında,
Bir âlim vardı Seyyid Alaaddin adında.

Aslen Anadolu'da yaşayan bu büyük zat,
Konya'nın yakınında, bir köyde etti vefat.

O devirde bir rahip, Semerkant’a gelmişti.
Halkın itikadını, bozmaya yeltenmişti.

İsa Nebi hakkında, hâşâ İlah diyordu.
Buna benzer, asılsız şeyler anlatıyordu.

Bu rahip, haber saldı Semerkant melikine.
Dedi: (Münazaraya geldim memleketine.

Cevap verebilirse bana âlimleriniz,
Müslüman olacağım ben de elbet çaresiz.

Ama suallerime, olmazsa cevap veren,
Anlaşılmış olur ki, davamda haklıyım ben.

O zaman her şeyimi feda edip büsbütün,
İslam’ı yıkmak için çalışırım gün be gün.)

Semerkant hükümdarı olan bu Sultan Halid,
Bu haberi alınca, çok üzüldü o vakit.

Topladı huzuruna, cümle âlimlerini.
Söyledi bu rahibin bu saçma teklifini.

Âlimler dediler ki: (Emrine amadeyiz.
Ona cevap verecek kudretteyiz hepimiz.)

Onunla biz bir yerde, münazara edelim.
Bütün suallerine birden cevap verelim.)

Bir gün tayin edildi, geldiler bir araya.
Rahip, suallerini tevcih etti onlara.

Lakin ikna edici cevap alamadı pek.
Sultanın huzuruna geldi böbürlenerek.

Dedi: (Ey Sultan Halid, olsun ki haberiniz,
Cevap veremediler bana âlimleriniz.)

O zaman Sultan Halid, bu hale üzüldü pek.
Biraz sonra, âlimler huzuruna gelerek,

Dediler ki: (Esseyyid Alaaddin adında,
Büyük İslam âlimi var ki Anadolu’da,

O cevap verebilir bunun suallerine.
Bir haber yollayalım hemen kendilerine.)

Sultan, memnun oldu ve verdi hemen emrini.
Dedi ki: (Mektup yazıp, davet edin kendini.)

Derhal mektup yazılıp, gönderilmekte iken,
Tam o anda, saraya, bir yolcu girdi birden.

Uzak yoldan gelmişti, çok yorgundu hali de.
Cebindeki mektubu, verdi Sultan Halid'e.

Açtı Sultan mektubu, okuyunca ağladı.
Sevinç ve sürurundan, secde-i şükre vardı.

Âlimler, onu böyle görüp hayret ettiler.
(Ne yazar ki, böyle çok sevindiniz?) dediler.

Sultan Halid, mektubu o zata uzatarak,
Dedi: (Al, oku şunu şöyle sesli olarak.)

Geliyordu o mektup, Seyyid Alaaddin’den.
Okumaya başladı, mektubu o da hemen.


Eğilip elini öptü

Seyyid Alaaddin’den gelen o mektup, hemen,
Okunmaya başlandı, vakit geçirilmeden.

Hükümdara hitaben yazmış ki o büyük zat:
(Allah'a hamd olsun ve Resulüne salevat.

Ey Halid, büyük dedem hazret-i Resulullah,
Bu fakire görünüp, buyurdu ki bu sabah:

(Evladım Alaaddin! Şu anda Semerkant'da
Bir rahibin yüzünden, Müslümanlar pek darda.

O rahip, müminleri küçük düşürmektedir.
Müslümanlar, acilen seni beklemektedir.

Bana gelmeden önce, Semerkant'a git hemen.
Kurtar o müminleri, o rahibin şerrinden.

Öyle güzel cevaplar veresin ki ilminle,
O da imana gelsin, senin bereketinle.)

İşte ey Sultan Halid, Peygamber efendimiz,
Bize böyle emretti, rahat etsin kalbiniz.

Mektubu, biri ile size gönderiyorum.
Ben de, yarın acilen oraya geliyorum.)

Âlimler o mektubu, merakla dinlediler.
Hepsi, hayretlerinden hep tekbir getirdiler.

Zira o memleketle Semerkant arasında,
Tam bir aylık yol vardı, o günün şartlarında.

O yolcu, bu yolları bir günde kat’etmişti.
Kendi de, yarın için geliyorum demişti.

Âlimler, fevkalade sevinip şükrettiler.
(Hak teâlâ her şeye elbet kadir) dediler.

Ertesi gün, Sultan ve adamları, erkenden,
İstikbale çıktılar bu büyük zatı hemen.

Teşrifini beklerken büyük bir ümit ile,
Göründü uzaklardan, o, bir grup veliyle.

En önde kendi vardı, hem de beyaz atında.
Bir grup evliya da, geliyordu ardında.

Hepsi, ister istemez atlarından indiler.
Seyyid Alaaddin’i, tazimle beklediler.

Sultan, büyük hürmetle, öptü onun elini.
O da öptü sevgiyle, Sultanın gözlerini.

Buyurdu ki: (Ey Halid, Resulün emri ile,
Geldim ki, münazara edelim o rahiple.)

Hemence o rahibe bir haber gönderdiler.
Ertesi gün camide, bir araya geldiler.

Seyyid Alaaddin’i görünce hıristiyan,
Şehadeti getirip, oldu hemen Müslüman.

Eğilip, hürmet ile öperek ellerini,
Dedi ki: (Kabul ettim, ben de İslam dinini.

Zira gece rüyamda gördüğüm zat sizdiniz.
Bütün suallerime, bir bir cevap verdiniz.

Öyle tatmin edici verdiniz ki cevaplar,
Bir şüphe ve tereddüt kalmadı zerre kadar.

Uyanıp, söz verdim ki hemen kendi kendime,
Sizi görüp, gireyim ben de İslam dinine.)
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
21.11.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı