Ana Sayfa >  Evliya Nasihatleri > Bir kalbde hastalık varsa eğer > Padişah olacaksın
Yazıcı   Yazı boyutunu     

Padişah olacaksın

Ebül Hüseyn Kurafi, evliyadan, büyük zat.
Yüzon yaşında iken, eyledi Hakka vuslat.

Tasavvufta, çok yüksek makama oldu vasıl.
Her gün, çok kerametler olurdu ondan hasıl.

Allahü teâlâya ederdi çok ibadet.
Asla dünya malına vermezdi ehemmiyet.

Herkesi doğru yola erdirmekti gayesi.
Bu yolda çalışmakla geçti günü, gecesi.

Kendisini görmeye, bir derviş geldi bir gün.
Kaftanı eski olup, yırtılmıştı büsbütün.

Fakirlikten, günlerce hiç yemek yememişti.
Ve lakin bu halini, ona diyememişti.

O, bu fakir dervişin yüzüne etti nazar.
Buyurdu ki: (Alnında, bir mana var aşikâr.

Yüzünden, şu müjdeyi okurum ki ben şu an,
İlerde bir beldeye, olursun büyük sultan.)

Ebu Süleyman idi lakabı o dervişin.
O anda anlamadı esrarını bu işin.

Lakin o günden sonra, yıllar geçti aradan.
Fas’taki bir bölgeye, oldu hakim ve sultan.

Hem de adaletiyle tanınıp, oldu meşhur.
Güzel idaresiyle, insanlar buldu huzur.

Başka gün, kendisini ziyaret etti biri.
O dahi fakir olup, bekârdı çoktan beri.

Evlenmeye, kaç defa ettiyse de teşebbüs,
Ve lakin evliliği, etmemişti teessüs.

Zira bulunmamıştı bir kız ona münasip.
Bu yüzden, olmamıştı evlenmek ona nasip.

Kurafi hazretleri, bunun dahi yüzüne,
Bakarak, şu müjdeyi vermişti kendisine:

Şimdi senin hakkında, şöyle ki benim zannım,
Bir gün olur senin de, iki çocuk, bir hanım.

Üç kişinin içinde görürüm seni zira.
Haydi git de, kendine, münasip zevce ara.

Hakikaten aynıyle vuku buldu hadisat.
Evlenip, iki çocuk sahibi oldu o zat.

Bir gün de, bir gemide seyahat ediyordu.
Yolculardan bazısı, gülüp eğleniyordu.

Nasihat ettiyse de biraz kendilerine,
Velakin dinlemeyip, devam ettiler yine.

Ve hatta tanımayıp onun kim olduğunu,
Ellerini bağlayıp, suya attılar onu.

Birazdan, namaz kılma zamanı geldiğinde,
Baktılar, aynı kişi namaz kılar yerinde.

Onu böyle görünce, afalladılar birden.
Hem de ıslanmamıştı elbisesi katiyen.

Üzgün, pişman olarak, çok özür dilediler.
Biz sizi tanımadık, bağışlayın dediler.

Bir gün de, tasavvuftan sordular kendisine.
Buyurdu ki: (Hiç fırsat vermemektir nefsine.

Bir Allah adamının, giderek tam izinden,
Dünya muhabbetini çıkarmaktır içinden.

Kendisinden daha çok, gayriyi düşünmektir.
Allah’a kulluk edip, dine hizmet etmektir.

Kimseye vermemektir sıkıntı, zarar, ziyan.
İşte budur tasavvuf, budur kâmil Müslüman.)
 
Geridön
 
 
Klavye
 
Ana sayfam yap Sık kullanılanlara ekle
Güncelleme Tarihi
23.11.2024
Sitemizdeki bilgiler, bütün insanların istifadesi için hazırlanmıştır. Orjinaline sadık kalmak şartıyla, izin almaya
gerek kalmadan, herkes istediği gibi alıp istifade edebilir.

Hosted by İhlas Net
Ziyaretçi Sayısı