Behaeddin Buhari devrinde salih bir zat,
Şeyh Nureddin Halveti, etmişti Hakka vuslat.
Behaeddin Buhari, bazı talebesiyle,
Bu eve teşrif etti taziye gayesiyle.
Lakin gidip gördü ki, içerde bir kısım halk,
Feryad ediyorlardı, seslice ağlayarak.
Onlara buyurdu ki: (Sesli ağlamayınız.
Ona eziyet verir zira böyle yapmanız.)
Sonra, talebesine buyurdu: (Siz de, sakın,
Ben vefat ettiğimde, böyle şeyler yapmayın.)
Vakta ki Behaeddin Buhari hazretleri,
Bir ara hastalanıp, bozuldu sıhhatleri.
Ölüm hastalığıydı, vakıf oldu o buna.
Çekildi o gün artık, hususi odasına.
Vefatlarına kadar, çıkmadı o odadan.
Lakin talebesiyle görüşürdü her zaman.
Son nefesine kadar hatta o mübarek zat,
Gösterdi herbirine, çok ilgi ve iltifat.
Birisi anlatır ki, vefat eylediği gün:
Bir ara, huzuruna girmiştim o büyüğün.
O çetin anda bile, bizleri düşünerek,
Buyurdu ki: (Sofrayı getirip, yiyin yemek.)
Yerine gelsin diye, onun bu emirleri,
Biraz yiyip, sofrayı götürdüm yine geri.
Lakin vakıf olunca, sofranın gittiğine,
Buyurdu ki: (Sofrayı getirip, yiyin yine.)
Ben yine biraz yiyip, götürdüm tekrar geri.
Lakin o, tam üç defa tekrar etti bu emri.
Buyurdu: (İyi yiyip, iyi çalışmalıdır.
Zira hizmet ve taat, sıhhat ile yapılır.)
Talebesi içinden, Alaaddin-i Attar,
Der ki: Son günlerinde, fakiri çağırdılar.
Huzuruna girince, buyurdu: (Alaaddin!
Benim için, bir mezar kazın da hazır edin.)
(Peki efendim) deyip, ifa ettim bu emri.
Gelip haber verdim ki: (Hazırdır kabir yeri.)
Sonradan, hastalığı fazlalaştı daha da.
Vefat edeceğini, anladık bu arada.
Ve Yasin-i şerifi okuduk biz bu sefer.
O da tekrar ederdi, bizim ile beraber.
Bir ara, ellerini ileri uzatarak,
Uzun uzun dualar eyledi son olarak.
Biz, Yasin-i şerifin yarısına gelince,
Odada, bazı nurlar peyda oldu bir nice.
Ellerini yüzüne sürerek o büyük zat,
Kelime-i tevhidi söyleyip etti vefat.
|