İmam-ı Rabbani ki, çok büyük bir velidir.
Onun feyiz ve nuru, dünyayı etti tenvir.
Kendi kardeşlerine, mektubunda yazdı ki:
Yanlış yapıyorsunuz kardeşim ne yazık ki.
Öyle bereketli ki buradaki sohbetler,
Bütün dünya gezilse, yine zor ele geçer.
Zira bir çok insanlar, demeyip uzak yakın,
Bu fakirin yanına gelirler akın akın.
Dünya kazançlarını, atarak bir kenara,
Feyze kavuşmak için koşarlar buralara.
Siz ise, kardeşliğin, bilmeyip kıymetini,
Elden kaçırırsınız bu sohbet nimetini.
Dünyanın alçaklığı, belli iken, siz yine,
Dalmak istiyorsunuz dünya nimetlerine.
Halbuki Resulullah, şöyle buyurmaktadır:
(Elbette hayâ etmek, imandan bir parçadır.)
Kıymetli cevherleri, çocuk gibi şimdi siz,
Cam parçaları ile, cevizle değiştiniz.
Tatlı, yağlı yemekler, süslü, şık elbiseler,
Doğruyu görmenize size hep perdedirler.
Bunlara düşkünlüğün sonu, pişman olmaktır.
Ve her iki cihanda, zarara uğramaktır.
Eşin dostun gönlünü yapmak için, bir kimse,
Kendini, sonsuz olan azaba atar ise,
Akıllı olmadığı anlaşılır maalesef,
Zira akıllı insan, kendini etmez telef.
Ey kardeşim bu dünya, vefasız ve fanidir.
Ve böyle olduğuna, her Müslüman kanidir.
Dilde dolaşmaktadır onun vefasızlığı.
Aklı olan, ölüme yapar hep hazırlığı.
Yine siz bilirsiniz, bizden, bir işarettir.
Habercinin görevi, yalnız haber vermektir.)
Yine bir başkasına buyurdu: (Ey oğlumuz!
İki temel üstüne kurulmuştur yolumuz.
Birincisi, İslam’ın her emrine uymaktır.
Bir müstehabı bile, elden kaçırmamaktır.
İkincisi, İslam’ı öğreten rehberini,
Sevip, can-ü gönülden yapmaktır her emrini.
İslam’a tam riayet ve üstada muhabbet.
Bu iki temel esas var ise kimde şayet,
Ele geçmiş demektir ebedi rahat, huzur.
Birisi gevşek olsa, buna zor kavuşulur.
Bugüne kadar olan kabahatler için de,
Allah’a yalvarınız, göz yaşları içinde.
Ağlayıp sızlayarak, Ona yalvarırsanız,
İnşallah affedilir, bütün kusurlarınız.
Ey kardeşim, kalblerin bu manevi illeti,
Yapmayı güçleştirir dini, İslamiyet’i.
Nasıl beden hastayken, zor gelirse ibadet,
Kalbin hastalığı da, güçleştirir begayet.
Nitekim buyurdu ki Kur'anda cenâb-ı Hak:
(Sadece müminlere zor gelmez namaz kılmak.)
Yoksa, İslamiyet’in her emri de kolaydır.
Eğer zor geliyorsa, kalbde hastalık vardır.
|