Evliyayı kiramdan olan bu mübarek zat,
Mektubat kitabında eyledi çok nasihat.
Buyurdu ki: (Tasavvuf yolunda ilerlemek,
Her bir Müslüman için, lazım ve mühimdir pek.
Bu, hiç kıymet vermemek içindir bu dünyaya.
Tam kul olmak içindir Allahü teâlâya.
Maksat, Allah’tan gayri, her şeyi unutmaktır.
Bütün varlığı ile, Ona kulluk yapmaktır.
Bu yolun nihayeti, kulluk makamıdır ki,
Burada nasib olur, tam iman-ı hakiki.
Bu makama kavuşan kimseye (arif) denir.
Tam hakiki kulluğu, bu arif yapabilir.
Nefisten hasıl olan gevşeklik, onda kalmaz.
Çünkü nefs, kazanmıştır artık iman ve ihlas.
Hasılı, tasavvufa girmekten asıl maksat,
Kul olmaktan kurtulmak değildir, aman dikkat!
Ve yahut kendisini, başka Müslümanlardan,
Üstün yapmak için de, değildir hiçbir zaman.
Herkesin görmediği ruh veya cin ve melek,
Görmek için değildir bu yolda ilerlemek.
Her zaman gördüğümüz bu güzel manzaralar,
Ay, güneş ve yıldızlar, bu renkler, bu ziyalar,
Ne gibi noksanlığı var ki bütün bunların,
Bunlar bırakılıp da, başka şeyler aransın.
Bunlar da, o şeyler de, hepsi bir şaheserdir.
Hepsi, Hak teâlânın yarattığı şeylerdir.
Allahü teâlânın cemaline kavuşmak,
Ahirette, Cennette ancak nasib olacak.
Bu nimete, hiç kimse kavuşamaz burada.
İttifak eylediler âlimler çünkü bunda.
Tasavvuf, dinimizin cüz’üdür, parçasıdır.
Yani İslamiyet’in tamamlayıcısıdır.
Zira din, üç kısımdan meydana gelir esas.
Bunlar da şu şeylerdir: ilim, amel ve ihlas.
Tasavvuf, bu üçüncü kısım olan (ihlas)ı,
Elde etmek içindir, budur işin esası.
Yani Hak teâlâyı görmek için değildir.
Zira Onu, müminler Cennette görebilir.
Bunun için şimdi siz, bütün gücünüz ile,
O Resulün yoluna sarılın ihlas ile.
Emr-i bil maruf ile, nehy-i münker yapmayı,
Unutulmuş bir emri, meydana çıkarmayı,
Mühim vazife bilip, bu yolda çalışınız.
Lakin bunu yaparken, fitne çıkarmayınız.
Rüya ve hayallere güvenmeyiniz sakın.
Bilakis uyanıkken, ele geçene bakın.
Kul, rüyada kendini padişah görse eğer,
Hakikat olmayınca, verilir mi hiç değer?
Hakikat olsa bile, büyüklük sayılır mı?
Cehennem azabından, insanı kurtarır mı?
Aklı olan, gönlünü bu şeylere bağlamaz.
Rabbinin beğendiği şeyleri yapar esas.
Düşünür ki, bu dünya, bir imtihan yurdudur.
Ahirete yarayan işlerle meşgul olur.)
|