Evliyanın büyüğü olan bu mübarek zat,
Bir gün, cemaatine şöyle etti nasihat:
(Lüzumsuz şeyler ile, vakit geçirmeyiniz.
Zira her bir nefesten, hesap sorar Rabbimiz.
Güler yüzlü olunuz iyi kötü herkese.
Affedin, biri gelip sizden özür dilerse.
Asla sert davranmayın komşuya, arkadaşa.
Ve zinhar kimse ile, yapmayın münakaşa.
Yumuşak söylemeye gayret edin her zaman.
Zira sırf Allah için sert konuşur Müslüman.
Müslümanlık, sadece namaz oruç, hac zekat,
Gibi ibadetlerle bitmiyor ey cemaat!
Kulluk vazifesidir bunlar zaten insanın.
Yapması lazım gelir, elbet her Müslümanın.
Mühim olan, kimseyi kırıp incitmemektir.
Bunu yapan, maksada vasıl olmuş demektir.)
Nasihat istemişti bir genç de kendisinden.
Buyurdu: (Hiçbir nesne, isteme hiç kimseden.
Zira her dileğini gönderir Rabbin sana.
O, sana kâfi gelir, lüzum yok gayrısına.
Sen Allah’ı ne kadar çok seviyorsan eğer,
Bil ki, Hak teâlâ da o kadar seni sever.
Ve Allah’tan ne kadar korkar isen eğer sen,
İnsanlar da, o kadar çekinir, korkar senden.)
Buyurdu: (Araştırma kusurunu kimsenin.
Sanki Rabbine karşı kusurun yok mu senin?
Kendini, müminlerden kıymetli görme zinhar.
Bu kibir belasına, olma sakın giriftar.
Bir mümini görünce, şöyle düşün ve de ki:
Necatım, bu kimsenin duasındadır belki.
Ahirete nisbetle, çok kısadır bu hayat.
Dünyada kazanılır, azap veya mükafat.
Bu birkaç günlük ömür, nasıl geçirilirse,
O sonsuz hayatta da, o geçer elimize.
Aklı olan, şimdiden yapar hazırlığını.
Sonsuz yolculuk için yığar her azığını.
Kim devamlı bakarsa ölüm hazırlığına,
Onun dünya işi de, girer elbet yoluna.
Her kim de çalışırsa, sadece dünya için,
Olur onun her işi, karışık, zor ve çetin.
İnsanın, en kıymetli sermayesi, ömrüdür.
Onu, dünya uğruna harcamak ne kötüdür.
Hak teâlâ, dünyaya, sinek kanadı kadar,
Bir kıymet vermemiştir, öyleyse neye yarar.
Ahmaklar, bu faniye aldanır, gönül bağlar.
Ve lakin ahirette, pişman olur, çok ağlar.
Akıllı olan ise, gelmez böyle gaflete.
Ölünce, vasıl olur ebedi saadete.)
|