İslam âlimlerinin, en büyüklerindendir.
Nasihatleri ile, kalbleri etti tenvir.
Buyurdu: (Boş şeylerle uğraşırsa bir kişi,
Rabbin sevmediğine, alamettir bu işi.
Tasavvuf, insanlardan ümidini kesmektir.
Yalnız Hak teâlâdan her şeyi beklemektir.
Üstünlük sevdasından kurtulmadıkça insan,
Saadete ermesi, olmaz kolay ve asan.
Hayır murad ederse Hak teâlâ birine,
O, lüzumsuz konuşmaz, kilit vurur diline.
Konuşmaktan ziyade, susmayı tercih eder.
Yapar hep insanlara faydalı, iyi işler.
Emirleri yapmadan Cennete talip olmak,
Ahmaklık eseridir, beğenmez cenâb-ı Hak.
Bu dünyanın esası, mal, söz, uyku, yemektir.
Saadet, bu dördüne gönlünü vermemektir.
Kalbini bu dünyaya kaptırırsa bir insan,
Bu hal, Hak teâlâya ettirir onu isyan.
Eğer malayaniye alışırsa lisanı,
O da, Hak teâlâdan oyalar o insanı.
Uykuya düşkün olmak, Allah’ı unutturur.
Aşırı yemekle de, kalb ve ruh gafil olur.)
Bir gün de buyurdu ki: (Bir insan kibirliyse,
Allah ve halk indinde, zelil olur o kimse.
Kim tevekkül ederse Allahü teâlâya,
O da, iki âlemde uğramaz bir belaya.)
(Kalbden dünya sevgisi nasıl çıkar?) dediler.
Buyurdu: (Bunun için bir himmet icab eder.
Bir Allah adamının tasarruf ve himmeti,
İle çıkar kalblerden, bu dünya muhabbeti.
Öyle büyük bir zatın himmetine kavuşmak,
Ona karşı edepli olmakla olur ancak.
Edep, tevil etmeden, mutlak söz dinlemektir.
Hiç itiraz etmeden, hemen (Peki) demektir.
İslam âlimlerinden birisi de, bir zaman,
Buyurdu ki: (Bir günah işleyince bir insan,
Hemen tövbe etmezse eğer ki bu günaha,
Bu hali, o günahtan fenadır kat kat daha.)
Takva sahibi olup, günahtan kaçmalıdır.
Bu yol ile, Allah’a daha yaklaşmalıdır.
Zira bir mümin için, kaçınmak her günahtan,
Daha faidelidir emirleri yapmaktan.)
İslam âlimlerimiz buyurdu: (Büyük, küçük,
Günahtan kaçmak gibi, olamaz bir üstünlük.
Zira ibadetleri, yapabilir her insan.
Fakat yalnız iyiler yapmazlar günah, isyan.
Dinimizin temeli, vera ile takvadır.
Günahtan kaçanlara, çok büyük sevap vardır.)
|