Cafer-i Sadık “rahmetullahi aleyh” hazretlerine bir gün iki genç gelip;
- Bize, abdestin faziletinden anlatır mısınız, dediler.
Büyük Veli,
- Peki gençler, buyurdu.
Ve şu hadis-i şerifi nakletti onlara:
(Ümmetimin abdest uzuvları, mahşer karanlığında öyle nurlu olur ki, etraflarına ışık saçar. Başkaları onlara gıbta ile bakıp; “Keşke biz de bu ümmetten olsaydık”, diye hayıflanırlar).
Ve şöyle devam etti:
- Eski Peygamberlerin kitaplarında okumuştum. Şöyle yazıyordu: “Bir şeyden korkan kimse hemen abdest alırsa, o şeyin zararından korunmuş olur”.
Ve başından geçen şu hadiseyi anlattı:
Bir yere gidiyordum.
Bir rahibin evini uzaktan görünce durup, onu imana davet etmeyi düşündüm.
Ve yolumu değiştirip, o rahibin evine doğru yürüdüm.
Varıp çaldım kapıyı.
Ama kapı açılmadı.
Bekledim.
Bir kaç dakika sonra, rahip elinde havlu ile açtı kapıyı ve;
- Beklettim, dedi. Özür dilerim.
Sordum:
- Hayırdır, niye geç açtınız kapıyı?
- Abdest alıyordum da.
- Abdest mi alıyordunuz?
- Evet. Sizi pencereden görünce heybetinizden korku geldi kalbime. Hemen abdest almaya gittim.
- Niçin ama?
- Tevrat’ın tavsiyesi böyle. Orada yazıyor ki: “Bir şeyden korktuğun zaman abdest al ki, ondan zarar görmeyesin”.
- Ya, ne güzel, dedim.
Sevinmiştim.
İmana çağırmanın tam vaktiydi.
Dedim ki:
- Benim size bir teklifim olacak.
- Buyurun.
- Müslüman olur musun?
Rahip tereddütsüz;
- Hayhay! dedi.
Ve “Şehadet”i okuyup, imanla şereflendi.
Bir “abdest” sebebiyle ebedi Cehennemden kurtardı kendisini.
Arkadaşın önemi
Oğlu Musa Kazım nasihat istemişti kendisinden.
Buyurdu ki:
- İyilerle arkadaş ol, kötülerden uzaklaş!
Ve ekledi:
- “İyi arkadaş”, seni Cennete sevk eder, “Kötü arkadaş” ise Cehenneme.
|