Konya’da yetişen Velilerden Hacı Veyiszade Mustafa Efendi "rahmetullahi aleyh", bir günkü sohbetinde;
- Kardeşlerim, “Allah adamları”nı görmek şifadır, buyurdu. Çünkü onlar görülünce Allahü teâlâ hatırlanır.
Sordular:
- Bir yerde Allah adamı yoksa efendim?
Buyurdu ki:
- Görmek şart değil, sevmek şarttır.
Sordular yine:
- Efendim, biz bütün “Allah adamları”nı, “Ehl-i sünnet alimleri”ni ve bütün “Evliyalar”ı, görmemiş olsak da hepsini çok seviyoruz. Bu da şifa mıdır?
- Elbette. Onları seven ve yollarında giden Müslümanın kalbi temizlenir, nurlanır, parlar, buyurdu.
Ve ekledi:
- Hem sonra kişi sevdiği kimseyle beraberdir. O büyükleri seven, ahirette onların yanında olacaktır.
Namazın kıymeti
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, huzur-u ilahide toplanmak ne büyük bir nimettir, buyurdu.
Anlıyamadılar:
- Huzur-u ilahi nedir ki efendim?
- Namazdır, buyurdu.
- Namaz mı hocam?
- Evet. Çünkü Allahü teâlâ her namazdan sonra; “Ey kulum, iste vereyim!” buyuruyor ki, o vakitlerde yapılan dualar geri çevrilmez.
Lafla Müslümanlık olmaz
Bir gün de;
- Kardeşlerim, laf ile Müslümanlık olmaz, buyurdu. İslamiyet, bilmek dinidir, mutlaka bilmemiz lazım. Yani dünya ve ahrette rahat etmek, saadete kavuşmak için, dinimizin bildirdiği, inanılacak ve yapılacak şeyleri öğrenmek, bilmek ve bunların gereğini yerine getirmek mecburiyetindeyiz.
- Neyi bileceğiz efendim? dediler.
- Önce “Îman” bilgilerini, sonra da “İbadet” bilgilerini öğrenmeliyiz. Açıkça bildirilmiş olan emirleri kabul etmeyenin îmanı gider.
Sordular:
- Hangisi mesela efendim?
- Mesela “Beş vakit namaz” açıkça emredilmiştir ki, her erkek ve kadının kılması “Farz”dır. Tembellikle kılmayan, büyük günaha girer.
- Ya ehemmiyet vermezse hocam?
- O zaman büsbütün “Felâket” olur.
- Nasıl yani efendim?
- Ehemmiyet vermediği için kılmayan, eğer zerre kadar da olsa buna üzülmüyor, hiç kalbi sızlamıyorsa, “Îmanı gider”.
|