Balıkesir toprağını nurlandıran bir Hak dostu var.
Paşa Sultan "rahmetullahi aleyh".
Gencin biri, bir gün bu zata gelerek;
- Hocam, ben namazlarımı muntazam kılıyorum, ama hiç lezzet alamıyorum. Sebep nedir acaba? diye sordu.
Mübarek zat, şefkatle bakıp;
- Rabbini, yalnız namazda değil, her zaman hatırla evladım, buyurdu. Yani günah işleme. Günahı terk edersen, namazlarından lezzet alırsın.
Rızık için çalışmak
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, merhamet etmeyene, merhamet edilmez, buyurdu. Siz Allah’ın kullarına acıyın ki, Allahü teâlâ da size acısın mahşerde.
Cemaatten biri sordu:
- Efendim, bir kimse sabahtan akşama kadar camide ibadet edip, “Allahü teâlâ benim rızkımı nerden olsa gönderir” derse, o, nasıl bir adamdır?
Buyurdu ki:
- O, cahil bir kişidir. Rızk için çalışmak da ibadettir çünkü.
Ve ekledi:
- Nitekim Peygamberimiz; “Allahü teâlâ benim rızkımı süngümün ucuna koymuştur” buyurdu.
Ve izah etti bunu:
- Yani Rabbim, cihad yoluyla rızkımı gönderiyor demek istedi.
Derin bir “Ah” çekti
Allahü teâlâdan korkusu çoktu bu büyük zatın.
Bunun için geceleri uyumaz, ağlardı hep.
Bir gün sevdikleri;
- Efendim, geceleri niçin uyumuyorsunuz? dediler.
Derin bir “Ah!” çekti.
Ve titrek bir sesle cevap verdi:
- Kardeşlerim! Önünde Cennet ve Cehennemden başka gidecek yeri olmayan ve bunlardan hangisine gideceğini de bilemeyen bir kimse, nasıl rahat yatar, nasıl uyuyabilir?
Bir derdin mi var?
Buna rağmen insanları ferahlatırdı yine.
Bir gün bir dostu geldi huzuruna.
Halinden üzüntülü olduğunu anlayıp sordu:
- Üzgünsün, bir derdin mi var?
Adamcağız;
- Efendim çok günah işledim. Ahirette halim ne olacak? diye arzedince;
- Merak etme, buyurdu. Bu gemi sahile çıkarsa içindekilerin hepsi kurtulur. Sen bindiğin gemiden düşmemeye bak.
Adam sordu:
- Biz hangi gemideyiz ki hocam?
- İmam-ı azam hazretlerinin gemisindeyiz. Buna “Ehl-i sünnet gemisi” de denir. Bu gemi, yarın selametle sahile çıkınca, içinde kim varsa çıkaracaktır.
Ve ekledi:
- Bizim gibi günahkârları da.
|