Alaaddin Ali Esved Karahisari "rahmetullahi aleyh", Anadolu erenlerindendir.
Nurlu kabri, İznik’te, Eşrefzade mahallesindedir.
Allah korkusundan sıkça ağlar, göz yaşı dökerdi çok geceler.
Yine böyle çok ağladığı bir gece, bir huriyi gördü rüyasında.
Ama yüzü pırıl pırıldı.
Hayran hayran ona bakıyordu ki, huri sordu:
- Bana niçin öyle bakıyorsun?
- Yüzünüzün parlaklığı gözlerimi kamaştırdı da.
- Sebebini mi merak ettin?
- Evet. Bu parlaklığı neye borçlusunuz acaba?
- Biz huriler, Allah için ağlayan insanların gözyaşlarını yüzümüze süreriz de ondan, dedi.
Ve ekledi:
- Dün gece sen de çok ağladın. Senin gözyaşlarını yüzüme sürdüm. Onun için pırıl pırıl oldu böyle.
Sen dünyada yolcusun
Bir genç de, nasihat istemişti bu Veliden.
Ona cevaben;
- Sen, bu dünyada yolcusun, buyurdu. Bu, sonsuz bir yolculuktur ki, ya Cennette sona erer, ya da Cehennemde. Şimdiden yol azığını hazırlamaya bak.
Delikanlı anlıyamadı:
- Azık mı dediniz efendim? Ne azığı?
- Evladım sen bir yolculuğa çıkarken yanına azık almaz mısın?
- Alırım elbette.
- İşte bu sonsuz yolculukta da insana azık lazım. O da “İyi amel”dir. Bunun başında da doğru kılınan “beş vakit namaz” gelir.
Bir şey mi aramıştın?
Bir gece, bu zatın evine hırsız girdi.
Ancak götürecek bir şey bulamadı.
Tam eli boş dönüyordu ki, içerden seslendi mübarek zat:
- Bir şey mi aramıştın?
Hırsız ne yapacağını şaşırdı.
Kaçamadı da.
Öylece kalakaldı.
Mübarek zat, gencin yanına geldi.
Ve elini dostça omzuna atıp şefkatle baktı yüzüne:
- Evlat! Şu su ile abdest al ve iki rekat namaz kıl. O zamana kadar belki bir şey gelir de, onu sana veririm. Hem de boş dönmemiş olursun.
Hırsız;
- “Peki” dedi mecburen.
Ve abdest alıp namaza durdu.
O sırada kapı çalındı.
Gelen, zengin bir kişiydi.
Elindeki keseyi bıraktı büyük Velinin önüne.
Ve dönüp gitti.
O sırada genç hırsız da namazını bitirmişti.
Büyük zat o keseyi işaret ederek;
- İşte senin kısmetin geldi, buyurdu. Al onu oradan.
Genç utanarak aldı.
Ve mahcup vaziyette çıkıp gitti.
Kesede “altın” vardı.
Ertesi gün dergaha koştu.
Tevbe etmişti.
Talebeler arasına karıştı.
Tez zamanda manevi dereceler katetti.
|