İznik’te, Çandarlı Halil Paşa camii karşısında, Çınardibi denilen kutlu mekanda, Allah dostlarından biri yatıyor.
Davud-i Kayseri hazretleri "rahmetullahi aleyh".
Bir gün, dergahına bir delikanlı gelip hürmetle selamladı bu Veliyi.
Ve sordu:
- Efendim, maddi sıkıntı içindeyim. Nasıl bir iş yapsam acaba?
Mübarek zat, az düşündükten sonra;
- Soygunculuk yap! buyurdu.
Allah Allah! Bu nasıl cevaptı böyle?
Delikanlı, yine de önüne bakıp;
- “Peki efendim” diye mırıldandı.
Çünkü Onun, gönül ehli bir Veli olduğunu iyi biliyordu.
Çıkıp giderken;
- “Hayırdır inşallah!” dedi kendi kendine.
Dağa çıkıp, bir harami çetesiyle karşılaştı az sonra.
Ve doğruca reislerine gitti:
- Arkadaş, beni de aranıza alır mısınız?
Çete başı, şöyle bir süzdü genci:
- Olur, ama bir şartla.
- Tamam, nedir şartınız?
- Ne dersek onu yapacaksın. İtiraz istemem.
- Peki peki, ne derseniz yaparım, dedi.
Biraz sonra bir kervanın oradan geçeceği haberi geldi.
Haramiler hemen gizlendiler.
Kervan iyice yaklaşınca, birden ortaya çıkıp, sardılar etrafını.
Önce bütün malları toplayıp yığdılar bir yere.
Sonra, insanları bağladılar tek tek.
Sıra öldürmeye gelmişti o zavallıları.
Çete başı çağırdı bu genci:
- Hey, gel buraya bakayım!
- Buyur reis.
- Haydi, sıradan öldür şunları!
Delikanlı tereddüt etti bir an.
Suçsuz bir adamı öldürmeye gönlü razı olmadı bir türlü.
Ama söz vermişti.
Sıkıldı, bunaldı ve yalvardı içinden:
“Ya Rabbi! Yanlış iş yapmaktan koru beni!”
Çetebaşını öldür!
O anda büyük Veliyi gördü önünde.
Mübarek zat, eğilip fısıldadı gencin kulağına:
- Suçsuzu değil, çete başını öldür!
Eh, işareti almıştı.
Kılıcı hızla kaldırıp, şiddetle çaldı çete reisinin başına.
Adam kan revan içinde yere yıkılırken, öbürleri toz oldular bir anda.
Böylece kervan soyulmaktan, kervancılar da ölümden kurtulmuştu.
Canlarını ve mallarını kurtaran bu delikanlıya, keseler dolusu altın verip teşekkür ettiler.
Genç bir anda zengin olmuştu.
Sevinçle koştu dergaha.
Büyük Veli onu görünce gülümsedi:
- Kimseye söyleme. Sır kalsın aramızda.
- Baş üstüne efendim, dedi.
Bir daha ayrılmadı bu kapıdan.
“Manevi zenginliğe” de kavuştu tez zamanda.
|