Ahmet Şemseddin Marmaravi "rahmetullahi aleyh", Evliyanın büyüklerindendir.
1400 lü yıllarda Manisa’da yaşadı.
Kabr-i şerifi de oradadır.
Bu mübarek zat, küçük çocuğuna tevekkülü öğretmek için oturttu bir gün karşısına.
- Bak evladım! Her hangi bir şeye ihtiyacın olursa, kapat gözlerini, istediğin şeyi yüksek sesle Allah’tan iste! dedi.
Hanımına da;
- Çocuğun istediği şeyleri, gözlerini açmadan götürüp koy önüne! diye tembih etti.
Bu, bir müddet böyle devam etti.
Çocuk gözlerini kapayıp bir şeyler istiyor, annesi de o şeyleri götürüp koyuyordu önüne.
Çocuk gözlerini açtığında önünde buluyordu o şeyleri.
Olacak bu ya...
Bir gün evde kimse yokken acıktı çocuk.
Yapacağı şey belliydi.
Gözlerini yumup, yiyecek istedi Rabbinden.
Gözlerini açtığında, çeşit çeşit yiyecekler gördü önünde.
Bu, gayet normaldi ona göre.
Her zaman olduğu gibi başladı yemeğe.
Az sonra annesi geldi.
Çocuğun önündeki yiyecekleri görünce çok şaşırdı.
Zira evlerinde olmayan, hatta o havalide bulunmayan yiyeceklerdi bunlar.
Merak edip sordu:
- Evladım, nerden geldi bu yiyecekler?
Cevap gayet masumaneydi:
- Her zamanki yerden anneciğim.
Huzur-u ilahide toplanmak
Bu zat, bir gün sohbet ediyordu sevdikleriyle.
Bir ara;
- Kardeşlerim, huzur-u ilahide toplanmak biz kullar için ne büyük bir nimettir değil mi? diye sordu.
Dinleyenler anlamamıştı.
Cemaatten biri sordu:
- Bundan neyi kastettiniz efendim?
- Namazı.
- Namazı mı efendim?
- Evet. Huzur-u ilahi, “Namaz”dır. Kul namaza durunca Rabbinin huzurundadır. Okumaya başlayınca, Rabbi ile konuşur. Ellerini duaya kaldırınca, Hak teâlâ; “Ey kulum, iste vereyim!” buyurur. Bundan büyük nimet olur mu?
Genç bir talebesi sordu:
- Hocam, duanın kabul olacağı başka anlar da var mıdır?
- Elbette. Kâbe-i şerif ilk görülünce ve mümin, mümini görünce yapılan dualar da kabul olur. Onun için müminle karşılaşınca selam verilir.
Genç sordu yine:
- Neden selam veriliyor efendim?
- Çünkü “Selamün aleyküm” en büyük duadır evladım. Manası, “Allahü teâlâ sana dünyada ve ahirette selamet, iyilik versin” demektir.
|