Partal Hoca, denmekle meşhur Hacı Mehmet Şevki Efendi "rahmetullahi aleyh", Balıkesir velilerindendir.
Bu büyük Veli hacca gitti bir sene.
Yanında bazı sevdikleri de vardı.
Hacdan sonra dönüşe geçtiler.
Ancak haydutlar pusu kurmuşlardı o yolda.
Gelen geçen kafileleri soyarlardı gün boyu.
Ancak güç yetiremediler bu kafileye.
Niye mi?
Çünkü aralarında Partal Hoca vardı onların.
Haydutların herbirine hiddetle bir nazar etti, o kadar.
Bu bakışla hareketsiz kaldılar bir anda.
Mıh gibi çakıldılar oldukları yere.
Parmaklarını bile oynatamıyorlardı.
Donup kaldılar öylece.
Taş kesilmişlerdi sanki.
Ancak çete başı çözdü işin sırrını.
Kendi kendine;
- “Bu zat tekin değil” diye mırıldandı. “Bu, bir “Allah adamı” olmalı”.
Bu pişmanlık duygusu kalbine girer girmez, çözüldü eli ayağı.
Can geldi bedenine.
Sevinip koştu hemen bu zata.
Önünde hürmetle diz çöküp tövbe etti.
Diğerleri mi?
Onu takip etti hepsi de.
Eşkıyalığı bırakıp, talebesi oldular bu büyük Velinin.
Neyin var evladım?
Bir gün, sevdiği bir talebesi geldi bu zatın huzuruna.
Sıkıntılı olduğunu görünce sordu:
- Neyin var evladım, dertli gibisin.
Genç adam;
- Sormayın hocam, dedi. Sıkıntının biri bitmeden öbürü başlıyor.
- Ne güzel işte, şükret bu nimete.
Anlıyamadı:
- Nimet mi dediniz efendim?
- Evet, çok büyük nimet hem de.
Ve ilave etti:
- Çünkü Peygamber efendimiz aleyhisselam; “Benim ümmetimin azabı dünyada verilir” buyuruyor. Bundan büyük nimet olur mu?
En mühim şey
Bir gün de bir gence;
- Evladım, en mühim şey, “Ehl-i sünnet” üzere iman etmektir, buyurdu. Böyle olan Müslümanlara müjdeler olsun.
Delikanlı sordu:
- Ehl-i sünnet neden kıymetlidir efendim?
- Çünkü bu fırkada olanlar Cehenneme hiç girmeyecekler. Sonra mahşer yerinde herkes çıplak haşrolurken, onlar elbiseli olacak.
Merak etmişti:
- Başka efendim?
- Mahşerde herkes binbir sıkıntı, azab ve izdiham içinde bin sene beklerken, ehl-i sünnet mücahitleri o bin seneyi Cennette geçirecekler, yetmez mi?
|