Manisa’nın içinde, Ege Mahallesi, Sevinç sokağın ortasındaki türbede bir Veli zat yatıyor.
Terzizade Ahmed Efendi "rahmetullahi aleyh".
Zaman zaman bu mübarek türbe buradan kaldırılmak istenmişse de, muvaffak olunamamış.
Sonunda vazgeçilmiş bu davadan.
Eh, mecburen tabii.
Güç yetirememişler zira
Bir delikanlı nasihat istedi bu zattan.
Ona cevaben;
- Oğlum, önce İslamiyet’i öğren, buyurdu. Bilmeden Müslümanlık olmaz. Sonra alim ve Evliyaya karşı son derece hürmetli ol. Sohbetlerini ganimet bil.
Delikanlı sordu:
- Böyle zatlar yoksa efendim?
- O zaman kitaplarını oku. Kitap okumak, sohbet gibi feyz verir.
Ve devam etti:
- Cömert ve güler yüzlü ol. Herkese iyilik et. Allahü teâlânın hiç bir mahlukuna eziyet ve sıkıntı verme.
Din nasihattır
Bir gün de sohbetinde;
- Sözünüzün geçtiği kimselere nasihat edin, buyurdu. Din nasihattır çünkü. Bütün ihtiyacınızı Rabbinizden isteyin. Ona tevekkül edin. Ona güvenin. Cenâb-ı Hak, yalnız kendisine güvenenleri mahrum etmez.
Ve devam etti:
- Kur’an-ı kerimin her harfinde, yüzbin derde yüzbin şifa vardır. Hasta olan, Kur’an-ı kerimden herhangi bir âyet-i kerime okumalı, yahut yazıp suyunu içmelidir. Şifaya kavuşur, ama bir şartla.
Sordular:
- O şart nedir efendim?
- İnanmaktır. İnanmazsa faydasını göremez.
En büyük keramet
Bir gün de sohbetinde;
- Bir kişinin saadete kavuşmasına vasıta olmaktan daha kıymetli bir şey yoktur, buyurdu. Hatta bu iş, en büyük keramettir.
Şaşırdılar:
- Keramet mi efendim?
- Evet. Şimdi herkes havada uçmayı, su üstünde yürümeyi keramet zannediyor. Halbuki keramet bu değildir.
- Ya nedir efendim?
- Asıl keramet, İslam’a tam uymak ve başkalarının uymasına da vesile olabilmektir.
|