Manisa-Alaşehir’de medfun bulunan bir Veli var.
Kadı Şeyh Efendi "rahmetullahi aleyh".
Sohbetlerinde sık sık;
“Dert, ahiret derdidir!” der ve eklerdi:
“Bir kimsenin “Ahiret derdi” varsa, onun “Dünya derdi” olmaz.”
Bir gün, huzuruna bir genç geldi ve;
- Efendim, ben evlenmek istiyorum. Tavsiyeniz nedir? diye sordu:
Kadı Şeyh Efendi;
- Önce niyetini güzel yap, buyurdu ona. Evlenmek sünnettir evladım. Sen, bu sünneti yerine getirmeye niyet et önce. Sonra evlilik, hassas bir konudur. Kul hakkına riayet edebilecek misin?
Delikanlı şaşırdı:
- Kul hakkı mı efendim?
- Evet. İslam alimleri; “Ailesinin hak ve hukukuna riayet edemeyecek olan, evlenmesin” buyuruyor.
Şöyle devam etti:
- Çünkü kadın “Esir” değildir, “Köle” değildir, “Hizmetçi” hiç değildir. Kadının hakkı büyüktür dinimizde.
Ve ekledi:
- Nice Evliyalar var ki, hanımlarından su bile istemez, kendileri kalkar içerlermiş.
- Neden hocam?
- Belki kul hakkı geçer, diye korkarlarmış. Anlıyorsun değil mi?
- Evet efendim.
- “Kul hakkı” çok mühimdir dinimizde. Bunun içindir ki herkesle sık sık helallaşmak lazım. Hele hanımla, her gün helallaşmalı, hatta helallaşmadan evden çıkmamalıdır.
Ehil, na ehil, beraber
Bir gün de sohbetinde;
- Ahirette bir topluluğun içinden bir kişi kurtulunca, onun hürmetine o topluluktaki herkes kurtulup rahmete kavuşur, buyurdu.
Sordular:
- Öbürleri günahkâr olsalar da mı efendim?
- Evet. “Bu ehildir, şu değildir” diye ayırım yapılmaz. Ehil, na-ehil hepsi kurtulur.
|