Hindistan’da yetişen büyük Velilerden Ebül Hayr Faruki "rahmetullahi aleyh" hazretleri zamanında, bir sene müthiş bir kuraklık oldu o havalide.
Fiyatlar yükseldi.
Hayat pahalılığı çekilmez hâl aldı.
İnsanlar çaresiz bu zata gelip;
- Efendim, bu hayat pahalılığı büktü belimizi. Çok sıkıntıdayız. Ne olur, dua edin de fiyatlar düşsün. Kurtulalım bu pahalılıktan, diye dert yandılar.
Büyük Veli;
- Ben bu işe karışmam! buyurdu.
Gelenler şaşırdılar.
- Neden hocam?
Buyurdu ki:
- Bakın kardeşlerim, bir buğday tanesi “bir altın lira” olsa bile, Hak teâlâ bizim rızkımızı verir. O, kefildir rızıklara.
- Amenna efendim. Ama pahalılık var.
- İyi de, bu bizim kusurumuz. Biz Rabbimizin emirlerine itaat edip Ona isyan etmeseydik, bu pahalılık olmazdı, buyurdu.
Ve sordu o gelenlere:
- Siz ucuzluk mu istiyorsunuz?
- Evet efendim.
- Öyleyse bırakın günahı, İslam’a sarılın. Allahü teâlânın emirlerine saygılı olun.
- O zaman ucuzluk olur mu efendim?
- Tabii ki. Böyle yaparsanız, pahalılık olmaz, rahat edersiniz. Bu işin çaresi ancak budur.
Kul hakkı çetindir
Bir gün de bir genç geldi ve;
- Efendim, bana “Kul hakkı”ndan bahseder misiniz, dedi.
Cevabında;
- Evladım, kul hakkı çok çetindir, buyurdu. Çünkü Allah affetmiyor kul hakkını.
Delikanlı sordu:
- Peki ne yapmamız lazım hocam?
- Dünyada iken helallaşmaktan başka çaresi yoktur.
Sordu yine:
- Peki efendim, en mühim kul hakları hangileridir?
- Şu üç kimsenin hakkına riayet et evladım. “Anne-baba”, “Üstad” ve “İşveren”.
Ve ilave etti:
- İnsanlara teşekkür etmeyen, Allahü teâlâya şükretmiş olamaz.
|