Ebu Abdullah Hodrami "rahmetullahi aleyh", Evliyanın büyüklerindendir.
Yemen yakınlarında vefat etti.
Anlatıldığına göre bir gün gusül abdesti aldı bu zat.
Sonra zevcesini çağırıp;
- Hanım, az sonra ecel şerbetini içeceğim. Çabuk cenaze suyumu ısıt. Ama fazla sıcak olmasın! buyurdu.
Ve ilave etti:
- Tanıdıklara da haber ver. Gelip cenazemde hazır bulunsunlar!
Kadın şaşırdı tabii, üzüldü.
Ancak ciddiydi iş.
Ağlayarak çıktı evden.
Dolaşıp haber verdi bütün tanıdıklara.
Geri geldiğinde namazda buldu beyini.
Mübarek zat, namazını bitirip;
- Ya Rabbi, bana bir emanet vermiştin. Şimdi onu alacaksın. Hazırım davetine. Seni ve Resulünü çok seviyorum. Beni bu sevgime bağışla! dedi.
Sonra “Kelime-i şehadet”i söyleyip ruhunu teslim etti.
Çok sıkılıyorum
Bir gün, bir genç gelip;
- Efendim, çok sıkılıyorum. Bana ne tavsiye edersiniz? dedi.
Cevabında.
- Evladım, kalbin sıkılıyorsa, şifası belli, buyurdu.
Genç sevindi:
- Belli mi efendim, nedir peki?
- Allahü teâlâyı zikretmek. Kalblerin rahatlaması, Allah’ın zikriyle olur ancak.
Sordu bu defa:
- Zikretmek nasıl olur ki efendim?
- Rabbimizin emir ve yasaklarını öğrenmek ve bunlara göre yaşamak, zikirdir evladım. Her an Onun emirlerini düşünüp, her işini bunlara göre yapmaya çalışan kimse, her an Allah’ı zikretmiş olur.
Ve ekledi:
- Onun emirlerine göre yaşayan, mutlu ve huzurlu olur daima.
Kimseyi incitmeyin!
Bir gün de cemaatine;
- Kardeşlerim, buyurdu. Herkese iyilik etmeye mecbur değiliz. Ama kimseye kötülük etmeye de hakkımız yoktur. Müslüman, kimseye kötülük yapmaz.
Sordular:
- Kötülük edene de mi efendim?
- Evet. Müslüman ona da karşılık vermez. Sabreder. Hatta tatlı dille nasihat eder ona.
|