Ebu Abdullah Turuğbadi hazretleri "rahmetullahi aleyh", Evliyanın büyüklerindendir.
Tus şehrinde vefat etti.
Bu zat bir gün topladı çocuklarını.
- Evlatlarım, bu gece rüyada Resulullah efendimizi gördüm, buyurdu.
Sordular:
- Hayırdır inşallah. Nasıl gördün baba?
- Bana sevgiyle bakıp; “Ey oğul, dünyanın sıkıntısını çektiğin yeter. Artık bana gel” buyurdular.
Çocuklar merak etmişlerdi.
- Sen ne dedin babacığım?
- Baş üstüne dedim tabii ki. Ama peşinden; “Ya Resulallah! Size getirecek bir armağanım yoktur. Hediye olarak ne getireyim?” diye sordum.
Çocuklar heyecanlanmıştı.
- Ne buyurdular peki?
- “Oğullarını getir!” buyurdular.
Sevinçten hopladı çocuklar:
- Yaşasın!
Sordu onlara:
- Şimdi söyleyin bana. Resulullahın huzuruna giderken hanginiz benimle gelir? Hanginizi götüreyim?
İkisi de bir ağızdan;
- Beni götür! diye haykırdılar.
Bunun üzerine üç tabut yaptırdı o gün.
Akşama doğru üçü de göç etti bu alemden.
Müminin alameti
Bu zat, bir gün cemaatine;
- Mümin olmanın alametlerinden biri nedir, biliyor musunuz? diye sordu.
Cevaben;
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- Bir insanın daha kurtuluşuna vesile olmak için çalışmaktır. Bir kişiye dinden bir mesele öğretmek, “yüz nafile hac”dan daha faziletlidir.
Sordular:
- Öğretecek kadar ilmimiz yoksa hocam?
- O zaman kitap verirsiniz. Ehl-i sünnet alimlerinin Allah için yazdıkları “İlmihal kitapları”ndan alıp, eşe dosta hediye edersiniz.
- Bu da emr-i maruf sayılır mı efendim?
- Elbette. O insan bu kitaptan okuyup öğrenir. Siz de bu sevaba kavuşursunuz.
|