Bağdat Evliyasının büyüklerinden Ahmet bin Ebül Verd "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin en büyük arzusu, namaz kıldığı esnada Rabbine kavuşmaktı.
Onun için de;
“Ya Rabbi! Beni, senin razı olmadığın işleri yapmaktan muhafaza eyle. Ruhumu secdede al!” diye dua ederdi her zaman.
Yine bir gece...
Sabaha kadar Kur’an-ı kerim okuyup, bu mutad duasını yaptı.
Sonra namaza durdu.
Son secdeye gittiğinde kalkamadı bir daha.
Secde normalden fazla sürünce, hanımı merak etti.
Yanına vardığında vefat etmiş olduğunu gördü.
Evet, secdede teslim etmişti ruhunu.
Ömrü boyunca buna kavuşmak istemiş ve;
“Ya Rabbi! Ruhumu secdede al” diye yalvarmıştı.
Ve kavuştu muradına.
Nitekim büyüklerimiz;
“Kim neyi isterse, cenâb-ı Hak onu o şeye kavuşturur” buyurmuşlardır.
Bu, böyledir her zaman.
Cennetin kapısı
Bu zat, bir günkü sohbetinde;
- Cennetin kapısı, büyüklerin kalbidir! buyurdu.
Ve izah etti:
- Hani herhangi bir yere bir kapıdan girilir ya, işte Cennete girmek için de büyüklerin kalbine girmek lazım.
Sordular:
- “Büyükler”den maksat kimlerdir efendim?
- İnsanın annesidir, babasıdır. En mühimi de hocasıdır tabii. Yani ona dinini öğreten, dünya ve ahiret saadetine sebep olan üstadıdır, rehberidir.
Sordular yine:
- Peki bu büyük zatların kalbine nasıl girilir hocam?
- Onlar tarafından sevilmekle. Hizmet edip dualarını almakla. Onların gönlüne giren, Cennetin kapısından girmiş olur. Çünkü Allahü teâlâ razıdır onlardan. Onların kalbleri ilahi nur ve feyzlerin kaynağıdır. O kalbe giren de mahrum kalmaz elbet.
|