Bağdat Evliyasının büyüklerinden Ebül Hüseyin Nuri "rahmetullahi aleyh" hazretlerini görmeye, makam ve mevkisiyle mağrur ve gayet kibirli bir kişi geldi bir gün.
O esnada büyük Veli, birkaç sevdiğiyle oturmuş sohbet ediyordu.
Bu mağrur adam içeri girince, kalkıp kendisine yer gösterdi.
Sonra mevzuyu değiştirip;
- Kardeşlerim, bu gece bir rüya gördüm, buyurdu.
Oradakiler;
- Hayırdır inşallah efendim, ne gördünüz? dediler.
Buyurdu ki:
- Sultan olmuşum. Muhteşem bir tahtta oturuyorum. Etrafımda hizmetçilerim fır dönüyor, emrimi bekliyorlardı ki uyandım birden.
Oradaki sevdikleri;
- Rüya bu, dediler. Tabii bitecek.
- Evet, bir anda bitti ve hayal oldu o saltanatım.
- Efendim, siz hep, “Hayat hayaldir” derdiniz ya.
- Evet, aynen öyle. Dünya da hayaldir, dünya makamları da. Bir gün giderler elden. Benim rüyada sultan olduğum gibi.
Ve sordu onlara:
- Peki, böyle geçici şeyler için mağrur olmak yakışır mı bize?
- Yakışmaz tabii efendim.
- Öyleyse biz kalıcı nimetlere itibar edelim. Hiç elden çıkmayacak olan ahiret nimetlerine bakalım.
Adam almıştı alacağını.
O günden sonra gururunu atıp tevazuya büründü.
Ölünceye kadar hep başı önünde yaşadı.
Başarılı olmanın sırrı
Bir gün de;
- Muvaffak olmak neye bağlıdır? diye sordular bu zata.
Cevaben;
- Mütevazı olmaya bağlıdır, buyurdu. Tevazu göstereni Hak teâlâ yükseltir. O tevazu ettikçe daha da yükselir.
Sordular:
- Ya kibirli olanlar efendim?
- Kibredeni alçaltır Hak teâlâ. O kibirlendikçe daha da alçalır.
- Mahşerde de böyle mi olacak efendim?
- Elbette. Kibirli olanlar, mahşer gününde, “küçük karıncalar” misali mahşer halkının ayakları altında kalıp helak olacaklardır.
|