Mısır Evliyasından Abdülvehhab-ı Mısri hazretleri "rahmetullahi aleyh", geceleri uyumaz, sabahlara kadar ibadet edip gözyaşı dökerdi hep.
Bir gün yakınları;
- Niçin uyumuyorsunuz efendim? diye sordular.
Cevaben;
- Cehennemin harareti uykularımı kaçırıyor, buyurdu. Cehennem, yakmak için insan beklerken nasıl uyunur ki? Ahirette olacak şeyleri düşündükçe rahatım kaçıyor.
Sordular:
- Neler düşünüyorsunuz efendim?
- Önce kabir suallerini düşünüyorum. Ya cevap veremezsen halim nice olur kabirde? Sonra Mahşeri düşünüyorum. Mizanda sevabım mı ağır gelir, yoksa günahlarım mı?
Şöyle devam etti:
- Amel defterim hangi taraftan verilir? diye düşünüyorum. Sağımdan mı, yoksa soldan mı? Sonra Sıratı düşünüyorum. “O köprüden selametle geçebilecek miyim?” diye çok korkuyorum.
Sonra bir “Âaah” çekti ve;
- İşte bu korkularla uykum kaçıyor, uyuyamıyorum, buyurdu.
Allah’ın ihtiyacı yok
Bir gün de;
- Hocam, Allahü teâlânın biz kulların ibadetine ihtiyacı var mı? diye sordular bu zata.
Cevaben;
- Hayır. Allahü teâlâ, kullarının ibadetine muhtaç değildir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Asıl ibadete, bizim ihtiyacımız var. İbadet yapmakla bir şerefleniyoruz. İnsan, Rabbine ibadet etmekle kıymet kazanır.
İbadetin faydası bize
Bir gün de sohbetinde;
- Kardeşlerim, bütün insanlar Allahü teâlâya iman edip itaatli kul olsalar, cenâb-ı Hakkın büyüklüğü artmaz, buyurdu.
Ve ekledi:
- Aksine, hepsi inkâr edip günahkâr olsalar, büyüklüğünden bir şey eksilmez.
Ve özetledi:
- Yani ibadetlerin, Allahü teâlâya hiçbir faydası yoktur ve olamaz.
|