Hayrabolu’da yaşayan büyük Velilerden Ahmet Sarban "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin sevdiklerinden biri hastalandı bir gün.
Ziyaretine gitti bu kişinin:
- Geçmiş olsun kardeşim. Allah şifa versin!
- Teşekkür ederim efendim.
Sonra sohbete başladılar.
Bir ara;
- Bu hastalık bir şey değil. Asıl hastalık kalbde olandır, buyurdu.
Kalbin hastalığı yanında bunlar hastalık bile sayılmaz.
Adam sordu:
- Kalbdeki hastalık nedir ki hocam?
- “Küfür”dür ve bunun tedavisi, Cehennemde sonsuz yanmaktır. Kâfirler Cehenneme girince çok pişman olacaklar. Hele hayvanların toprak olduğunu görünce; “Ah! Keşke biz de toprak olsaydık” diye çok hayıflanacaklar. Ama faydası olmayacak.
Ve ekledi:
- Onlar, küfürlerinin cezası olarak sonsuz yanacaklar Cehennemde. Halbuki Müslümanın hastalığında şifa vardır.
Adam anlamadı:
- Hastalıkta şifa mı var efendim?
- Evet. Müslümanın hastalığı, günahlarını temizler. Aklını başına getirir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Sonra ölümü hatırlatır ona. Hasta olunca, günahlarına tövbe eder. Yakınlarıyla helallaşır. Bütün bunlar, kalbin uyanmasını sağlar. Bu da şifadır işte.
En büyük sermaye
Bir gün de sevdiklerine;
- Mümin için en büyük sermaye nedir bilir misiniz? diye sordu.
Cevaben;
- Bilmiyoruz efendim, dediler.
Buyurdu ki:
- En büyük sermaye, günah işlememektir. Zira şimdi kabirdekiler, işledikleri günahlar için büyük pişmanlık içindeler. Ama faydası yok. Çünkü ömür bitti. Dünyada iken pişman olsalardı işe yarardı belki.
Ve ilave etti:
- Çünkü pişmanlık tövbedir ve günahına tövbe eden, hiç günah işlememiş gibidir.
|