Hindistan Evliyasından Ahmet bin Mevdud Çeşti "rahmetullahi aleyh" hazretlerinin talebesinden birine, “Kardeşin öldü” diye haber geldi köyünden.
Çok üzülüp çıktı bu zatın huzuruna:
- Hocam, kardeşim vefat etmiş. İzin verirseniz köye gidip cenazesinde bulunayım hiç olmazsa.
Büyük Veli, gözlerini kapatıp birkaç saniye sonra açtı:
- Kim söyledi kardeşinin öldüğünü?
- Öyle haber geldi efendim.
- Hayır, kardeşin ölmedi, hayatta.
Talebe şaşırdı:
- Hayatta mı efendim?
- Evet. Hem de çok yakınımızda. Onun kokusunu duyuyorum, buyurdu.
Genç, sevincinden ne diyeceğini, ne yapacağını şaşırmıştı ki, kapı çalındı o anda.
Açtıklarında o gencin kardeşi göründü eşikte.
Mübarek zat;
- İşte kardeşin! buyurdu. Bak, hayatta.
Koştu delikanlı, sarıldı kardeşine.
Hocasına olan bağlılığı bir kat daha arttı bu vesileyle.
Sabretmek lazım
Bu zat bir gün de;
- “Emr-i maruf”ta çok çile vardır. Ama sabretmek lazım, buyurdu. Allah’ın dinini yayanlar, nazik ve kibar olmalı, sıkıntılara sabretmelidirler.
Dinleyenler sordu:
- Ya sabretmezlerse efendim?
- O zaman başarısız olurlar. Etraflarında kimse kalmaz. Allahü teâlâ öyle buyuruyor çünkü.
- Ne buyuruyor hocam?
- Peygamber efendimiz aleyhisselama hitaben; “Ey Habibim, sen sabırlı olmasaydın, yumuşak davranmasaydın, etrafında kimse kalmazdı” buyuruyor.
En kıymetli kullar
Bir gün de;
- Efendim, Allah indinde en kıymetli kullar kimlerdir? diye sordular bu zata.
Cevaben;
- Takva sahibi olanlardır, buyurdu.
- Yani Allah’tan korkanlar mı efendim?
- Evet. Kimin takvası çoksa, o daha kıymetlidir.
Sordular yine:
- İnsan, ne ile değer kazanır efendim?
- Hizmet etmekle. Peygamber efendimiz aleyhisselam da; “Bir topluluğun içinde en kıymetli olanı, onlara hizmet edendir” buyuruyor.
|