Kuhistana bağlı “Abiz köyü”nde doğan Alaaddin Abizi hazretleri "rahmetullahi aleyh", Allah korkusundan devamlı ağlar;
“Keşke annem beni doğurmasaydı” derdi sık sık.
O kadar çok namaz kılardı ki, bu yüzden nasır bağlamıştı dizleri.
Daima ahireti düşünür,
Ölüm hazırlığı içinde bulunurdu.
Bir gün;
- Rabbimden üç şey istedim buyurdu.
- Onlar nedir? dediler.
Buyurdu ki:
- Dünyaya rağbet etmemeyi, çok namaz kılmayı ve şehit olarak Rabbime kavuşmayı. İlk ikisine kavuştum. Üçüncüyü bekliyorum.
- Şehitliği mi efendim?
- Evet. Son arzum bu.
Ömrünün sonlarında bir gazaya katıldı.
Ve “Şehit” olup kavuştu son arzusuna da.
Gerçek hayat, ahiret
Bir gün, nasihat isteyen bir gence;
- Bu hayat, hayalden ibarettir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Bu dünya hayatı, ahirete nazaran hayaldir. Yani kısadır ve çabuk biter. Gerçek hayat, ahirette olacak.
Delikanlı sordu:
- Bana ne tavsiye edersiniz efendim?
Buyurdu ki:
- Şimdiden ölüme ve ölüm sonrasına hazırlan evladım!
Edep, nasıl olur?
Bir gün de “Edeb”ten sordular bu zata.
Cevaben;
- Eshab-ı kiram, Resulullah efendimiz aleyhisselama karşı fevkalade edepliydiler, buyurdu. Huzurunda edeple oturur, hiç hareket etmezlerdi.
Sordular:
- Hiç mi efendim?
- Evet. Öyle ki, kuşlar onları ağaç zanneder, gelip, başlarına, omuzlarına konarlardı.
Ve ilave etti:
- Ayrıca onlar, Resulullah efendimize karşı asla bir fikir beyan etmezlerdi.
- Hiç mi efendim?
- Evet. Mesela bir gün Peygamber efendimiz aleyhisselam; “Bugün günlerden ne?” diye sormuştu da, “Allah ve Resulü daha iyi bilir” demişlerdi.
|