Bursa Velilerinden Tokatlı Hayreddin Efendi "rahmetullahi aleyh", çok şefkatli, çok cömert ve yardım sever bir zattı.
Şöyle ki;
Ömre için yola çıktı bir gün.
Yol arkadaşları da vardı yanında.
Henüz şehirden çıkmamışlardı ki, yolda bir kız çocuğu görüp, acıdı haline.
Üstü başı yırtıktı zavallının.
Bir çöplükten yiyecek artıklarını topluyordu ki, yaklaşıp sordu:
- Evladım, niçin bunları topluyorsun?
Kızcağız büktü boynunu:
- Amca, biz yetim iki kardeşiz. Bir de annemiz var. Üçümüz de, üç gündür açız. “Buradan yiyecek bir şeyler bulabilir miyim?” diye bakıyordum.
Büyük Velinin gözleri yaşardı.
O anda vazgeçti ömreden.
Bütün parasını çıkarıp verdi o kızcağıza.
Yol arkadaşları şaşırıp merakla sordular:
- Hocam siz ne yaptınız? Bütün paranızı o çocuğa verdiniz.
- Evet, acıdım verdim.
- İyi de birlikte ömreye gitmiyor muyduk efendim?
- Öyle ama ben vazgeçtim.
Sordular:
- Bu, ömrenin yerini tutar mı efendim?
- Hem de fazlasıyla, buyurdu.
Ve izah etti:
- Biz nafile hacca gidiyorduk. Yani farz değildi üstümüze. Ama bu garipleri sevindirmek, ömre sevabından daha fazladır.
En kıymetli şey
Bir gün de;
- Bu dinde en kıymetli şey nedir? diye sordular bu zata.
- İstikamettir, buyurdu.
Sordular:
- İstikamet nedir efendim?
- “İstikamet”, doğru yolda yürümekte sebat etmek ve hiç taviz vermemektir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Hud suresinde; “Ey Habibim, emr olunduğun istikamet üzere ol!” buyuruluyor ki, bu âyet-i kerime gelince, Efendimiz aleyhisselamın mübarek sakalına ak düştü o gece.
|