Anadolu erenlerinden Yaren Dede’nin "rahmetullahi aleyh" talebesinden biri, hacca gitmek için katıldı bir kafileye. Ancak bir müddet sonra atı yoruldu.
Ve çöküp kaldı.
Diğerleri beklemeyip gittiler.
Çölün ortasında kalakaldı yalnız başına.
Kaldıramadı hayvanını.
Sıkıldı, bunaldı.
Sonunda çaresiz açtı ellerini;
“Ya Rabbi! Sevdiğin bir kulunu bana imdada gönder!” diye yalvardı.
Elini yüzüne sürerken, hocasını gördü yanı başında.
Mübarek zat sordu:
- Hayrola evladım, beni niçin çağırdın?
Talebe büktü boynunu:
- Kafileden geri kaldım hocam. Hayvanım yürümüyor.
Geldi yatan hayvanın yanına.
- Bu mu yürümüyor?
- Evet efendim. Bir türlü kaldıramadım.
Yaren Dede, atın sırtını sıvazlayıp;
- Haydi kalk artık! diye seslendi.
Hayvan fırlayıp kalktı.
Canlandı, dirildi bir anda.
Büyük Veli talebeye dönüp;
- Haydi bin ve şu yöne doğru koştur atını! Buyurdu.
Sonra kayboldu gözden.
Talebe o yöne doğru gidince yetişti kafileye.
Seven, itaat eder
Bu zat, bir gün sohbetinde;
- Bir kimse Allahü teâlâya itaat etmiyorsa, Onu sevmiş olur mu? Diye sordu cemaate.
Cevaben;
- Olmaz efendim, dediler.
- İşte Resulullah efendimiz aleyhisselamı sevmek de böyledir, buyurdu. Onu seven, Onun dinine uyar. Ona benzemeye çalışır.
Birinci vazifemiz
Bir gün de bu zata;
- Efendim, Müslümanın birinci vazifesi nedir? diye sordular.
Cevaben;
- İtikadını düzeltmektir, buyurdu.
Sordular:
- Neye göre düzeltecek hocam?
- “Ehl-i sünnet alimleri”nin bildirdiğine göre. Yoksa ahirette azaptan kurtulamaz.
Sordular yine:
- Müminin hakiki bayramı hangi gündür efendim?
- Rabbinin huzuruna, yüz akıyla çıktığı gündür.
- Bu, nasıl mümkün olur hocam?
- Büyüklerin vasıtasına binmekle. “Allah adamları”nı sevip onların kitaplarını okuyan kimse, onların vasıtasına binmiş olur.
|