Edremit toprağını nurlandıran Velilerden Sağma Dede’nin "rahmetullahi aleyh" vefat şekli enteresandır.
Şöyle ki;
Ömrünün son gününde namaza durdu odasında.
Az sonra hanımı girdi odaya.
Bir şey soracaktı.
Ancak girdiğinde namazda gördü Onu.
Çıkıp, bir saat sonra tekrar girdi.
Ama yine namazdaydı.
“Allah Allah” dedi kendi kendine, “Hiç böyle uzun namaz kılmazdı”.
Bir kaç defa girdi çıktı.
Her girdiğinde namazda otururken gördü Onu.
Son defa yine böyle görünce, meraklanıp vardı yanına.
Fakat o da ne?
Nefes almıyordu.
Vefat etmişti seccadesi üzerinde.
“Ben” demek, bidattir
Bir gün, mahalleden birkaç kişiyle sohbet ederken;
- Kardeşlerim, “Ben…” demek bidattir, buyurdu.
Sordular:
- “Ben” demekten murat, kendini beğenmek mi efendim?
- Evet. Bidatlerin başı, “Ben” demektir. “Ben bilirim, ben yaparım…” demek, ne kadar çirkin.
Kendinizi tenkit edin!
Bir gün de sohbetinde;
- Ben demek, Allahü teâlâdan ve büyüklerden gelen feyzi keser, buyurdu. Feyze kavuşmak isterseniz, kendinizi beğenmeyin. Ve kimseyi tenkit etmeyin.
Sordular:
- Hiç kimseyi mi efendim?
- Evet. Tenkit edecekseniz, kendinizi tenkit edin. İğrenin kendinizden. Tiksinin hatta.
Merak ettiler:
- Hikmeti ne efendim?
- Çünkü böyle yapmayan, çok sıkıntı çeker.
Birinci vazifemiz
Bir gün de;
- Efendim, birinci vazifemiz nedir? diye sordular bu zata.
Cevaben;
- Dinin emirlerine uymaktır, buyurdu. Fakat buna maniler var.
Sordular:
- O maniler nedir efendim?
- İnsanın dışında “Şeytan” ve “Kötü arkadaş”, içinde ise “Kendisi”.
Ve açıkladı:
- Kendisinden maksat, “Nefsine uyması”dır ki, nefse uymak, en büyük engeldir.
|