Şam’da vefat eden Allah adamlarından Ebu Müslim Havlani hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün sevdikleriyle bir bahçede oturuyordu.
Onlardan birisi;
- Efendim, eski Evliyalarda çok kerametler görülürmüş. Mesela yerden biraz toprak alsalar, “Altın” olurmuş ellerinde, deyiverdi.
O böyle deyince, Ebu Müslim hazretleri yerden bir avuç topak aldı ve;
- Böyle mi? diyerek açtı avcunu.
Oradakilerin gözleri faltaşı gibi açıldı o anda.
Zira büyük Velinin avcundaki toprak “Altın” olmuştu.
Onların şaşkınlığı sürerken;
- Toprağı altın yapmak marifet değildir, buyurdu. Asıl marifet, ölü kalbleri diriltmektir. İnsanların kalbinden “Dünya sevgisi”ni çıkarıp, yerine “Allah sevgisi”ni yerleştirmek, en büyük keramettir.
Dinleyenlerden biri, kalben buna itiraz edip;
“Toprağı altın yapmak daha büyük keramet değil mi?” diye düşünüyordu ki, mübarek zat, o kimseye döndü ve;
- Bu dünyanın tamamı “Altın” olsa, hepsini de sana verseler, bununla ahiretini kurtarabilir misin? diye sordu.
O kimse;
- Elbette kurtaramam, dedi.
O zaman buyurdu ki:
- Ama kalbinde “Allah sevgisi” varsa, hem dünya hem de ahiret saadetine kavuşursun. Mühim olan da budur işte.
En büyük engel
Bu zat, bir gün de bazı sevdiklerine;
- Rabbimizin rızasına kavuşmamıza en büyük engel nedir, biliyor musunuz? diye sordu.
- Bilmiyoruz efendim? dediler.
Buyurdu ki:
- Nefsimize tâbi olmaktır. “Nefs”, en büyük düşmanıdır insanın.
Sordular:
- Nefs neden bize düşmandır efendim?
Buyurdu ki:
- Vazifesi o. Cenâb-ı Hak öyle yaratmış onu. Hem bize düşman, hem de Rabbimize.
|