Horasan’da yetişen Velilerden Ebu Osman-ı Hiri "rahmetullahi aleyh" hazretleri bir gün cemaatine;
- Başımız İslam alimlerine bağlıdır, buyurdu. Sakın o bağı çıkarmayalım boynumuzdan ve kendi aklımıza göre hüküm vermeyelim. Her şey bildirilmiş dinimizde.
Sordular:
- Her şey mi efendim?
- Evet her şey, buyurdu. Nasıl yatacağız, nasıl yiyecek ve nasıl evleneceğiz? Hepsi bildirilmiş.
Ve ekledi:
- Bunlara uyduğumuz nispette şerefli oluruz, nefsimize uyduğumuz kadar da zelil ve aşağı.
Suyun aktığı yerden
Bir gün de bir talebesine:
- Suyun aktığı yerden, gideceği yer, geminin rotasından da, hangi sahile varacağı bellidir, öyle değil mi oğlum? diye sordu.
Çocuk;
- Evet hocam, dedi.
- İnsan nereye gitmek isterse, o yere giden bir vasıtaya biner, değil mi?
- Evet efendim.
- İşte bizim gemimiz de yolcularını Cennete götürür, buyurdu. Cennete gitmek isteyen, “Ehl-i sünnet gemisi”ne biner ve Cennete gider.
Beşyüz sene için değer mi?
Bir gün de şunu anlattı sevdiklerine:
Şit aleyhisselam bin sene yaşamıştı.
Beşyüz yaşında iken;
- Ey Allah’ın Nebisi! Evin çok dar. İzin ver, sana şöyle geniş ve rahat bir ev yapalım, dediler.
Cevaben;
- Beşyüz sene ömrüm kaldı, değer mi? Buyurdu.
- Siz ne diyorsunuz, dediler. Ahir zamanda gelecek ümmetin ömürleri elli altmış sene olacak. Ama bir ev yetmeyecek onlara. İki, üç evleri, hatta köşkleri, sarayları olacak.
Çok hayret edip;
- Desenize onların ömürleri gibi akılları da kıt ve kısaymış, buyurdu.
|