Manisa Velilerinden Hasan Dede "rahmetullahi aleyh" zamanında valinin adamlarından bir zalim, garip birinin mahsulünü zorla aldı elinden.
Zavallının kimsesi de yoktu.
Doğruca gidip, şikayet etti onu Hasan Dede’ye.
Mübarek zat çok üzüldü.
Ve valiye gitti hemen.
Adamlarının yanında o zalimin yaptığını anlatıp, sert olarak;
- Derhal onu cezalandır! buyurdu.
Bunu söylerken, iki parmağını valiye doğru hiddetle uzatmıştı.
Vali başladı titremeye.
- Peki efendim, dedi. Emredersiniz!
Mübarek zat gidince, valinin adamları çıkıştılar kendisine:
- Sen ne yaptın? Niye hemen pes ettin?
Vali hâlâ titriyordu.
- Mecburdum “Peki” demeye.
- Ne o, korktun mu yoksa?
- Evet, hem de çok korktum.
Alaylı alaylı gülüştüler:
- Bir ihtiyardan korktun, öyle mi?
- Öyle demeyin. Bana doğru uzattığı o iki parmak var ya,
- Evet,
- İki mızrak gibi uzayıp az daha gözlerime girecekti. İtiraz etseydim gözlerimden olacaktım.
O günden sonra hiç kimseye zulmetmedi artık.
Sabır, şifadır
Bir gün de “Sabır”dan sordular.
Cevap olarak,
- Sabır acıdır, fakat mutlak şifadır, buyurdu.
Sordular yine:
- Başkalarından iyilik görmenin yolu nedir efendim?
- Başkalarına iyilik etmektir.
- Bedbahtlığın alameti efendim?
- Halinden şikayetçi olmaktır.
|