Irak’ta yaşayan Velilerden Züfer bin Hüzeyl hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir gün “Peygamber efendimiz”den “sallallahü aleyhi ve sellem” bahsederken;
- Server-i kâinat Efendimiz aleyhisselam fevkalade hayâ sahibiydi, buyurdu. Kimseyi kırmamaya özen gösterir, kimsenin kusurunu yüzüne vurmazdı.
Sordular:
- Kusuru olanları söylemez miydi efendim?
- Söylerdi, ama kırmadan. Mesela Eshabdan birinin kusurunu görseler, onu asla yüzüne kaşı söylemez, onun da bulunduğu bir mecliste; “Bazıları şöyle şöyle yapıyor, siz öyle yapmayın!” buyururdu. O kimse hiç rencide olmadan yanlışını öğrenmiş olurdu böylece.
O dünyaya gelince...
Bir gün de bazı gençler;
- Hocam, bize Peygamber efendimizin üstünlüklerinden bahseder misiniz, dediler.
Şöyle anlattı:
“Sevgili Peygamberimiz” “sallallahü aleyhi ve sellem” henüz doğmamıştı ki, şiddetli bir kıtlık yaşanıyordu Arabistan’da.
Öyle ki, yeşil bir ot, yeşil bir yaprak görmeye hasretti insanlar.
Vaktâ ki Resulullah efendimiz dünyayı şereflendirdiler, kıtlık bitti.
Bolluk ve berekete kavuştu bu yerler.
- Başka var mı? dediler
Şöyle anlattı bu defa:
Halk kedi köpek yedi
Yine Efendimiz aleyhisselam müşriklerin şerrinden Medine’ye hicret edince, Mekke’de şiddetli bir kıtlık baş gösterdi.
Öyle oldu ki, halk kedi köpek yemeye başladılar.
Bu sıkıntının sebebi belliydi.
Sordular:
- Resulullah efendimize yaptıkları eziyet mi hocam?
- Evet. Bunu kendileri de biliyorlardı.
Çaresizlikten Ebu Süfyan’a gidip;
- Ne olur git hemen, Muhammed-ül emine rica et. Dua etsin de kurtulalım şu afetten, diye yalvardılar.
Ebu Süfyan koştu hemen Medine’ye.
Ve rica etti:
- Ya Muhammed! Ne olur dua et de şu kıtlık belası kalksın üzerimizden.
Dinleyenler merak etti:
- Efendimiz aleyhisselam kabul ettiler mi hocam?
- Evet. Merhamet edip, dua buyurdular.
Kısa zamanda yağmurlar yağdı.
Ve halk bolluğa kavuştu Mekke’de.
Halbuki o müşrikler etmediklerini bırakmamışlardı kendisine.
|