Anadolu’da yetişen Velilerden Ataullah Efendi "rahmetullahi aleyh", bir gün sevdikleriyle sohbet ederken;
- Kardeşlerim, bazı müstesna kimseler, mahşerdeki bin seneyi, Arş-ı alânın gölgesinde, nurdan kürsilerde oturarak geçireceklerdir, buyurdu.
Sordular:
- Onlar kimlerdir efendim?
- Dünyada iken, Allahü teâlânın dinine hizmet edenler ve Onun kullarının müşkillerini halledenlerdir, buyurdu.
Ve ekledi:
- Ama İslam’a hizmet etmek zor iştir. Allahü teâlâ bu zor işi, en fazla güvendiği ve en çok sevdiği kimselere vermiştir.
- Onlar kimlerdir ki efendim?
- “Peygamber efendimiz” ve Onun vârisi olan “Ehl-i sünnet alimleri”dir.
Ne tavsiye edersiniz?
Bir gün de gencin biri bu zata gelip;
- Efendim, dünya zevklerine çok düşkünüm. Bana ne tavsiye edersiniz? diye sordu.
Cevabında;
- Günah olan dünya zevklerine düşkünlük, nefstendir, buyurdu. Halbuki biz, nefsi ezmekle emr olunduk.
Genç sordu:
- Kendi nefsimizi mi ezeceğiz efendim?
- Evet. Çünkü nefsimiz, Allahü teâlânın düşmanıdır oğlum. Onu ezmemiz lazım. Biz onu ezmezsek, o bizi ezer.
- Nefs nasıl ezilir ki efendim?
- “Riyazet” ve “mücahede” ile. Yani nefsin istediği şeyleri yapmamak, istemediği şeyleri yapmakla, buyurdu.
Ve şöyle özetledi.
- Nefsi ezmenin yolu, “İslamiyet’e uymak”tır oğlum.
Asıl servet nedir?
Bir gün de sohbetinde;
- “İnsanın serveti” deyince ne anlıyorsunuz? diye sordu cemaate.
Cevabında;
- Parası, evi, eşyası...dediler.
- Hayır, bunlar değil, buyurdu. Asıl servet, ölürken yanında götürebildiğidir.
Cemaat, hayretle sordu:
- İnsan ölürken ne götürebilir ki efendim?
- Sadece salih amellerini.
- Salih amelden maksat nedir efendim?
- “Salih amel”, halis niyetle, ihlasla, yani sırf “Allah için” yapılan amellerdir. Allah için yapılmayanlar, “Namaz” bile olsa, hiçbir işe yaramaz ahirette.
|