Siirt’in Tillo kasabasında vefat eden İsmail Fakirullah hazretleri "rahmetullahi aleyh", bir sohbetinde;
- Dünyada rahata, ahirette de sonsuz Cennet nimetlerine kavuşmak, iki şeye bağlıdır, buyurdu.
Sordular:
- Onlar nedir efendim?
- Birincisi, “Allah dostları”ndan birini tanıyıp onu sevmek ve onun tarafından kabul edilmektir, buyurdu.
- Allah dostları kimlerdir efendim?
- Dini, dünyaya alet etmeyen, Allah için yazıp, Allah için söyleyen “Ehl-i sünnet alimleri”dir.
Sordular:
- İkincisi nedir efendim?
- İkincisi de, beş vakit namazı ilk vakitlerinde ve dosdoğru kılmaktır, buyurdu.
Ve ilave etti:
- “Namaz” olmadan Müslümanlık olmaz. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına itaat edilmezse cenâb-ı Hak dört musibet verir.
- Onlar nedir efendim?
Buyurdu ki:
- Rızıklar daralır, hastalıklar artar, emniyet olmaz ve merhamet kalkar.
Müslümanları seviyor musun?
Bir gün de nasihat isteyen bir gence;
- Beş vakit namazını vaktinde kılıyor musun? Diye sordu.
Genç adam,
- Hamd olsun efendim, kılıyorum, dedi.
- Çok iyi. Bir de Müslümanları çok sev evladım. Bu da çok mühim.
Delikanlı arzetti:
- Efendim, ben bazı arkadaşlarımı sevemiyorum. Acaba sebep ne olabilir?
- Onlar namazlarını kılıyorlar mı?
- Kılıyorlar efendim.
- Öyleyse onları sevmene nefsin mani oluyor evladım. Çünkü nefsini seven, arkadaşını sevemez. Hatta böyleleri, büyükleri de sevemez, Allahü teâlâyı da.
Ve izah etti:
- Çünkü bir kalbde, iki zıt şeyin sevgisi bir arada bulunamaz evladım. Nefs, Allahü teâlânın düşmanıdır. Bir kalbde, hem “Nefsin sevgisi”, hem de “Allah sevgisi” birlikte bulunamaz.
Şöyle bitirdi:
- Allahü teâlâyı sevmek istiyorsak, nefsimizi sevmeyeceğiz.
|